92 yaşındaki emekli hekim Mahmut Karaağaç’ı, evvel geçersiz senetlerle 10.6 milyon dolar borçlandırıp, akabinde konutuna haciz getirerek, icra yoluyla parayı tahsil etmeye çalışan 3 kişi hakkında nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçlamasıyla dava açıldı.
İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanıklar Aşkın A., Selahattin A., Mehmet Ali P., emekli hekim Karaağaç’ın, aileden miras kalan Eminönü’ndeki iş hanındaki payını satın almak için 10.6 milyon doları, resmi hiçbir süreç yapmadan, bavullar içerisinde kendisine elden verdiklerini ileri sürdüler.
Sanıklar yaşı ilerlemiş bir beşere bu meblağdaki paranın, tapu devranı bile yapılmadan çantada verilmesini ise “Laleli’de alışveriş bu türlü yapılır” kelamlarıyla açıkladı.
Dolandırıcılık olayı 11 Şubat 2020’de emekli Tabip Mahmut Karaağaç’ın meskenine haciz gelmesiyle ortaya çıktı. İcra memurlarını karşısında görünce şaşıran Karaağaç, hiç tanımadığı insanlara 10.6 milyon dolar borçlu olduğunu öğrendi. Altında kendi imzası bulunan senetlerle icra mahkemesinde dava açıldığı ve haberi dahi olmadan sonuçlandığı bildirildi. Yaşlı ve varlıklı insanları dolandıran bu hata çetesinin yeni gayesi olduğunu anlayan emekli Hekim Mahmut Karaağaç savcılığa hata duyurusunda bulundu.
KONUTUNA HACİZ YAPILIRKEN KALP SPAZMI GEÇİRDİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Karaağaç’ın kabahat duyurusu üzerine soruşturma başlatıldı. Haklarında soruşturma yürütülen 3 kuşkulu, emekli Hekim Karaağaç’ı yıldırmak için bu süreçte icra takiplerini sürdürdü. Mahmut Karaağaç’ın hem konutunda ve hem de pay sahibi olduğu iş hanında haciz süreçleri yapıldı. Hekim Karaağaç, meskeninde yapılan haciz sırasında kalp spazmı geçirdi.
SENET İMZALATTIRDILAR
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Akın Doğuşlu tarafından yürütülen soruşturmada şüpheliler ile müşteki Hekim Mahmut Karaağaç’ın cep telefonlarının, geçmişe dönük irtibat kayıtları incelendi. Mahmut Karaağaç ile şüpheliler ortasında hiçbir görüşme bulunamadı. Ayrıyeten birbirlerini tanımadıklarını söyleyen iki şüphelinin cep telefonuyla görüşmeleri tespit edildi.
Hatta tıpkı cep telefonu aygıtını kullandıkları da ortaya çıktı. Savcılık senetlerdeki imzaların ise, yaşı nedeniyle algılama yeteneği azalan Mahmut Karaağaç’ın bu durumundan faydalanılarak alındığını ortaya koydu. İddianamede, şüpheliler Aşkın A.,
Selahattin A. ve Mehmet Ali P.’nin fikir, irade ve hareket birliği içerisinde birlikte hareket ederek ilerleyen yaşı münasebetiyle algılama yeteneği zayıflamış ve geçirdiği ameliyatlar nedeniyle sahibi olduğu iş hanına gelemeyen emekli Hekim Karaağaç’ın durumundan istifade ettikleri değerlendirmesi yapıldı.
45’ER YILA KADAR MAHPUS İSTEMİYLE YARGILANIYORLAR
İddianamede şüphelilerin hileli davranışlarla ve Karaağaç’ın algılama yeteneğindeki zayıflıktan faydalanılarak cürmü tamamlandığı tabir edildi. Şüpheliler hakkında ‘Kamu kurumlarının hukuksal kişiliğini kullanmak suretiyle algılama yeteneği azalmış bireye karşı dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik’ suçlamalarıyla 15’er yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açtı.
Sanıkların emekli Tabip Karaağaç’ı dolandırmak emeliyle üç başka senet düzenlemesi nedeniyle, her bir senet için farklı başka cezalandırılmaları da talep edildi. Sanıklar, 45’er yıla kadar mahpus cezası istemiyle yargılanıyor.
“10.6 MİLYON DOLARI ÇANTADA VERDİK”
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada sanıklar, emekli Hekim Karaağaç’ın, aileden miras kalan Eminönü’ndeki iş hanındaki payını satmak istediğini, 10.6 milyon dolar parayı, resmi hiçbir süreç yapmadan, bir bavul içinde kendisine elden verdiklerini ileri sürdüler.
Altınkaya, Aşkın’a üç sefer toplamda 10 milyon 600 bin dolar ödediğini, dolandırıcılık suçlamasını kabul etmediğini savundu. Aşkın A. ise savunmasında; emlakçılık yaptığını, Mahmut Karaağaç’ı tanıdığını ama samimiyeti olmadığını, bir gün kendisinden iş hanını satmasını istediğini kabul ettiğini öne sürdü. Mahmut Karaağaç’a ilişkin iş hanını satabileceğini söylediğini, bu yeri satın alması için arkadaşı otel işletmecisi Selahattin A.’ya teklif ettiğini ve kendisine verilen paraları emekli doktora çanta içinde teslim ettiğini öne sürdü.
Sanıklar savunmalarında, Karaağaç’ın FETÖ soruşturmasından korktuğu için tüm malvarlığını nakde çevirmek istediği, bu yüzden iş hanını satmaya çalıştığını tez etti. Sanıklar parayı bir çanta içinde, resmi hiçbir süreç ve tapu bölümü bile yapılmadan, 92 yaşındaki emekli Hekim Karaağaç’a teslim ettiklerini savundu. Yargılama sırasında sanıklara bu argümanın “hayatın olağan akışına uygun olmadığı” hatırladı. Sanıklar bunun üzerine “Laleli piyasasında alışverişler bu türlü oluyor, banka transferi olmaz” dedi.
PARANIN KAYNAĞI DA İZİ DE AŞİKÂR DEĞİL
Sanıklar mağdur emekli Hekim Karaağaç’a verdiklerini sav ettikleri 10.6 milyon dolar paranın kaynağına ait de rastgele bir kanıt sunamadı. Sanıklar bavullar içinde ödediklerini savundukları parayla ilgili hiçbir banka hareketi de tespit edilemedi.
ÇAY OCAĞINA TEBLİGAT YAPTIRMIŞLAR
Öte yandan, emekli Hekim Karaağaç hakkında başlatılan icra takibine ait ödeme buyruğu tebligatlarının da iş hanında bir devir çay ocağı işleten bir şahsa yapıldığı ortaya çıkarıldı. Kelam konusu adresin Karaağaç’ın Mernis kayıtlarındaki resmi adresi olmadığı belirtildi.
Tebligatı alan kişinin emekli Hekim Mahmut Karaağaç’ın çalışanı dahi olmadığı, bu nedenle tebligatı almak üzere bir yetkisinin de bulunmadığı belirtildi. Sanıkların tebligatta da usulsüzlük yaparak Mahmut Karaağaç’ın icra takibinden haberdar olmasını engelledikleri, böylelikle icra takibini kesinleştirdikleri tespit edildi.
Cumhuriyet
