Aile, hadise günü vazifeli polislerin de “görevlerini ihmal” ettiklerini ileri sürerek cürüm duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Acılı anne Sevil Gözüyaşlı (62), “Kızım ihmalden öldü. Bu sistemde bayanlar korunmuyor. Bayanlar niçin öldürülüyor diye merak ediyordum. İşte bundan öldürüyorlarmış” dedi.
Konutta yalnızca kızıyla kaldıkları için, Özcan Şahin’in kendilerini “sahipsiz” bularak rahat bırakmadığını belirten anne Gözüyaşlı, “Kızıma muhafaza kararı verildi ancak rastgele bir müdafaa alınmadı. Kelamda korundu. Katile de uzaklaştırma kararı verilmişti fakat her gün konutumuzun etrafına gelirdi. Konutun önüne sandalye getirip oturuyordu. Kapımızı dinlerdi. Konutu taşlıyordu. Bir seferinde kapıya anahtar uydurup kızıma saldırdı. Polisler o anahtarı ona tekrar iade etmiş. Çok kere şikâyette bulunduk. Hiçbir şey yapılmadı. Karakolda 2 saat boyunca onu da bizi de tutuyorlardı. Biz çıktıktan 2 dakika sonra onu da bırakıyorlardı. Peşimizden geliyordu” diye konuştu.
KAPININ ARKASINDA ÇIĞLIKLAR
Anne Gözüyaşlı, hadise günü sabah saatlerinde katilin annesinin polise, “Oğlum gelinimi öldürmeye gidiyor” diye ihbarda bulunduğunu belirterek şunları anlattı: “Saat 07.30’da konuta gelen polis, ‘Baktık. Buralarda yok, tutanak tuttuk’ diyerek gittiler. Halbuki katil apartmanın yangın merdiveninde saklanmış. Ne kızımı alıp inançlı bir yere götürdüler ne de kapıda birini görevlendirdiler. Saat 09.00 üzere işe gitmek için kapıyı açtığımda katil başıma bir yumruk atarak içeri girdi. Kızımın boğazına sarıldı. Bağırdım, komşular geldi. Komşularla beni dışarıda bırakarak daire kapısını kilitledi. O anda polisi 3 kez aradım ancak polis 20 dakika sonra geldi. Meğer karakol konutun bir alt sokağında, 2 dakika yürüme arasında. Kızım canıyla boğuşurken polisler, kapıyı kırma müsaadesi bekledi.
SİGARAYLA KAPI AÇTI
‘Kırın, girin, mesken benim, kızımı öldürdü’ dediğimde ise “Karı-koca içeride. Özel mülk, girilmez” dediler. Savcıdan müsaade aldılar bu sefer de kapıyı kıramadılar. Kızım mevtle cebelleşiyorken polisler kapının önünde, “Ne yapıyorsun, nasılsın” diyerek hal hatır soruyordu. Katil, yaklaşık 45 dakika içeride kaldıktan sonra elinde sigarayla kapıyı açtı. Kızım komadayken polisler, “Yapabileceğimiz bir şey var mı” diye sorduklarında, “Görevinizi yapmanız gereken vakitte yapmadınız” dedim.”
‘ÖLÜM BAĞIRA BAĞIRA GELDİ’
Abla Seval Yanlışsız da (43) yapılan şikâyetlere değinerek şu açıklamada bulundu: “Hem, bir ay birlikte oturdukları konutun oradaki Demirlibahçe ile Etimesgut karakolunda hem ilçe emniyet müdürlüğünde hem de savcılıkta 60’a yakın şikâyetimiz var. Ancak hiçbir şey yapılmadı. Annem o günden beri konuta giremiyor, çok berbat durumda. ‘Çocuğumu koruyamadım’ diyor diğer bir şey demiyor. Bize vefat sinsice gelmedi, bağıra bağıra geldi. Ancak hiçkimse sesimiz duymadı. Polis güya kardeşime ziyan verilsin de ‘Öyle müdahale edelim’ diyerek beklemiş. Kardeşimi mezara koydular. Devlet kardeşimi de koruyamadı. O saate orada misyon yapan tüm polisler ve itfaiye takımı hakkında dava açacağım. Darp ve tehditle ilgili kardeşimin davası vardı. Bir adedinin duruşma kağıdı kardeşim öldükten sonra geldi. Yani hukuk süreci kardeşimden sonra başladı. Buradaki sorun tedbirsizlik, hukuksuzluk. Katilin, hiçbir formda indirim almadan ömrünün sonuna kadar içerde çıkmamasını istiyorum. Sonuna kadar kardeşimin hakkını savunacağım.”
Cumhuriyet