Hakkında kırmızı bülten ile arama kararı bulunan Sedat Peker’in bugün yayınladığı görüntüsündeki Sözcü muharriri Yılmaz Özdil ayrıntısı dikkati çekti. Her görüntüsünde masaya kitaplar koyarak ileti verdiğini söyleyen Peker’in önünde bu sefer gazeteci Yılmaz Özdil’in Son Cüret kitabı olduğu görüldü.
Peker, cezaevindeyken annesinin cenazesine gidememesine bir tek Özdil’in reaksiyon gösterdiğini belirterek, “Namuslu adam olmak bu türlü bir şey kardeş. Namus sahibi bir adam. Beğenirsin, beğenmezsin, tıpkı dünya görüşüne sahip olursun, olmazsın. Lakin dik adam kardeşim. Dik adam” ifadelerini kullandı. Pekala Özdil, Peker’le ilgili ne demişti?
Sözcü müellifi Özdil, gazetesine ve gazetenin yöneticilerine “FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım” argümanıyla ilgili açılan dava hakkında 2020 Ocak’ta bir açıklama yapmıştı. Özdil, o devir Sözcü gazetesinin sahibi olan Burak Akbay’ın hakkında yakalama kararı olduğu için babası Ertuğrul Akbay’ın cenazesine gelemediğini anımsatarak şunları yazmıştı:
“Ertuğrul Akbay, merhum oldu. Aslında bu bir cinayetti. Çok sağlıklı insanlardan birisiydi. Tetikçi medyanın iftiraları ve düpedüz montajlanmış fotoğraflar, ona yapılan hakaretler ve oğlunun başına gelenler, Ertuğrul Akbay’ın bütün beden sistemlerini bozdu ve kahrından öldü. Hiçbir şeyi olmayan adamın iki ay içinde elimizden kayıp gittiğini gördük.
Cenaze törenindeydik ve yalnızca Sözcü değil, tüm namuslu gazeteciler ve siz kıymetli yurttaşlarımız oradaydı. Ben 37 yıldır gazetecilik yapıyorum, hayatımda birinci kere bu türlü bir şey gördüm. Bir evlat, babasına musalla başında cep telefonuyla hakkını helal etti. Biz kabristana gittik, Burak Akbay babasının toprağa verilişini cep telefonundan gördü, duasını cep telefonundan yaptı.”
“Biz bunların benzerilerini Ergenekon, Casusluk ve Balyoz kumpas davalarında yaşadık” diyen Özdil, Peker’i de şöyle anmıştı:
“Türkiye’nin en saygın insanı Mehmet Haberal babasını toprağa veremedi, hapisteydi., Sedat Peker, seversin ya da sevmezsin başka şey bu bir kutsal misyondur, annesini toprağa veremedi. Türkiye’nin kahraman kumandanlarından Engin Alan, annesini, kardeşini toprağa veremedi. Bunu birebirini şu anda Sözcü’ye yapıyorlar.”
PEKER, 6. GÖRÜNTÜSÜNDE YILMAZ ÖZDİL’LE İLGİLİ NE DEMİŞTİ?
Sedat Peker’in yayımladığı 6. görüntüde Yılmaz Özdil’le ilgili dikkati çeken kelamları şöyle:
“Sizin erdeminiz maaşınız kadar, yemin ediyorum. Yılmaz Özdil. Vallahi diyorum, hiç tanımadım, hiç görmedim lakin ben cezaevindeyken bu Fethullahçılar, beni annemin cenazesine yollamadılar. 84 milyona uygulanan hakkı bana vermediler, vallahi vermediler. Ki ben herkes babasının oğluydu, ben annemin oğluydum. Anneme ne kadar düşkün olduğumu dünya bilir, vermediler. Ne insan hakları dernekleri, ne o, ne bu. Benim stilime gıcık kapıyorlar, bu türlü dik başlıyım, işte pis pis gülüyorum, insanları gıcık ediyorum ya. Bir tek Yılmaz Özdil. Tıpkı davada yargılanan insanların hepsine cenazesine müsaade verdiniz, Sedat Peker’e neden müsaade vermediniz diye. Yaşı benden büyük olduğu için abi diye hitap edeceğim. Yılmaz Abi o denli dedi, öteki bir Allah’ın kulu demedi. Hani eşitlik, lan ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim? Bu ülkenin kimliğini taşımıyor muyum?
Bugün de birebiri. Namuuslu adam olmak bu türlü bir şey kardeş. Namus sahibi bir adam. Beğenirsin, beğenmezsin, birebir dünya görüşüne sahip olursun, olmazsın. Fakat dik adam kardeşim. Dik adam.”
Cumhuriyet
