1905 yılının bir gecesinde, Şam’da, Mustafa Kemal, üç arkadaşıyla ihtilal yolundaki birinci adımını atarak, “Vatan ve Hürriyet Cemiyetini” kurmuştur. Artık Mustafa Kemal bir yandan asker, bir yandan Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin başkanıdır. Artık nereye giderse bu bilinmeyen cemiyete yeni adam kazandırmaya çalışıyordu. Doğduğu büyüdüğü ve tanıdıklarının çok olduğu yer Selanik’ti. Gizlice oraya gitme kararını vermişti. Yafa’daki arkadaşları onu yokluğunda koruyacaklardı. Bir Yunan vapuruyla Selanik’e gelmiştir.
Selanik’te, Mustafa Kemal, ‘Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ne bir oldukça üye yapmıştır. Cemiyet üyeleri, Mustafa Kemal’in arkadaşlarının birinin meskeninde toplanmaktadırlar. Birinci ant içme merasimi bu meskende yapılmıştır.
Ama Mustafa Kemal’in Yafa’dan kaçtığı, İstanbul’dan duyulur. Nereye gittiği araştırılması için Suriye’ye, hem de şayet gelmişse yakalanması için Selanik’e buyruklar verilir.
Suriye’de üç yıl kadar vazife yapan Mustafa Kemal, Makedonya’ya gönderilmesi için bir dilekçe verir. Şam’dan 3. Ordu’ya tayin edilen Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, 16 Eylül 1907 günü, vapurla Selanik’e giderken, bir defa daha İzmir’e uğrar. Bu tayinin gayesi, Selanik’teki İttihat ve Terakki Cemiyetinin kuruluşuna katılmaktı.
27 Ocak 1923 gecesi, İzmir Hükümet Konağı’nda yaptığı konuşmada, İzmir’e bu ikinci gelişini şöyle anlatmıştır:
“…Bu benim İzmir’e dördüncü gelişimdir. Birinci ve ikinci gelişlerim çok dertli ve dertli günlerde olmuştur. Bunlar sürgüne giderken ve gelirken uğrayışlarımdır. İzmir’i üçüncü görüşümse, yiğit ordumuzun düşman ordusunu sonuna kadar yendikten, dağıttıktan ve yok ettikten sonra, onların peşi sıra, onlara karışarak buraya geldiğim gün olmuştur. Bir de artık gelmiş bulunuyorum.
Birinci ve ikinci görüşlerimin bende yer eden izlenimini belirtmek gerekirse diyebilirim ki; bu izlenim çok acılı, çok buruk hislerle doludur. Bilmem, bu hisler o vakit ülkeyi sarıp bunaltan zorbalığın baskısından mı doğmuştu? Yoksa bu hoş ülkede yaşayan beşerler içinde, onlara bayağı hükmedercesine, burnu havada ve çalımlı dolaşan bir grup yabancıları görmemden mi? Hele böylelerinin, ülkenin gerçek çocuklarından daha keyifli, daha varlıklı olduğunu anlamamdan mı ileri gelmişti? Tahminen bütün bu sebeplerin hepsi yüzünden…”
Cumhuriyet