TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ İDARE HEYETİ
“Ülkemizde gazetecilik mesleğini yalnızca kendi istedikleri haberlerin halka iletilmesi olarak gören siyasetçilerin tenkide tahammül edememesi bir demokrasi problemidir. İktidar temsilcilerinin her türlü tenkit karşısında yüksek para cezaları talep eden davalar açması, basın ve kanıyı söz özgürlüğünü engellemeye yöneliktir. Son olarak Cumhuriyet gazetesine açılan 1 milyon liralık manevi tazminat davası da halkın haber alma, gerçekleri öğrenme ve bilgilenme hakkına müdahale olarak görülmektedir. Cumhurbaşkanı ve kamu görevlilerine hakaret ismi altında dava açılmasına neden olan yasa ve düzenlemeler değiştirilmeli, kamu vazifelilerinin eleştirilebilirliği, hesap verebilirliği ve yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır. Ayrıyeten haklarında yapılan haberleri beğenmeyen iktidar temsilcileri, toplumsal medya hesaplarından gazeteleri ve gazetecileri tehdit etmekten vazgeçmelidir. Gazetecilik iktidara değil, halkın haber alma hakkına hizmet eden saygın, onurlu bir meslektir. Türkiye’de demokrasinin yeşermesi için haberin özgürce dolaşabildiği bir toplum olmalıyız. İktidar temsilcilerini ve tüm siyasetçileri tazminat davalarıyla medyayı baskı altına almaya çalışmaktan, amaç göstermekten vazgeçmeye, anayasaya, basın ve kanıyı tabir özgürlüğüne saygılı olmaya davet ediyoruz.”
TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI LİDERİ GÖKHAN DURMUŞ
“Bu dava, basın özgürlüğüne yönelik tahammülsüzlüğün devlet makamında nasıl beden bulduğunu gözler önüne sermektedir. Bir çete başkanı tarafından hakkında onlarca sav ortaya atılan İçişleri Bakanı’nın çıkıp bu savları tek tek karşılık vermesi gerekirken, bu argümanları haberleştiren gazeteye tazminat davası açması gerçeklerin üstünü örtme teşebbüsüdür. Bütün bir ülkenin gündemi olmuş bir kişi hakkında 52 günde 313 haber çıkmasından daha doğal ne olabilir ki? Alışılmış yarattıkları medya kuruluşlarında haber çıkmıyor olmasına alışmış olabilirler fakat bu gazetecilik değildir. İçişleri Bakanı’na davetimiz şudur: Bir an evvel açtığın davadan vazgeç ve basın özgürlüğüne hürmet göster.”
BASIN KURULU LİDERİ PINAR TÜRENÇ
“Basın tarihimiz açısından ibretlik bir olay. Devletin değerli bir makamında bulunan Sayın İçişleri Bakanı, bir müddettir televizyon ekranlarından gaye gösterdiği Cumhuriyet gazetesini, maalesef siyasallaştırılan yargı aracılığı ile susturma yoluna başvurmuştur. Kendisiyle ilgili 52 günde yayımlanan 254’ü direkt 313 haber ve köşe yazısının çetelesini tutacağına, argümanları yanıtlaması beklenirken bunlar için astronomik tazminat talep etmiştir. Demokrasilerde politikler halka hesap verir. Haklarında önemli sav ve ağır suçlamalar olduğunda kimse yazmasın, duyulmasın, görülmesin, konuşulmasın mantığı ile basını susturmaya kalkışmaz. Asıl olan şeffaflıktır, hesap verilebilirliktir. İçişleri Bakanı’nın da elbette her vatandaş üzere dava açma hakkı vardır. Fakat, tazminatın “zenginleşme aracı olamayacağı” bilindiği halde Cumhuriyet gazetesine açtığı astronomik tazminat davası, tam da basına aba altından sopa gösterme hareketidir. Eleştirel ve bağımsız habercilik yapan basına verilen gözdağıdır. Halkın haber alma hakkına müdahale, tabir ve basın özgürlüğüne ağır tehdittir.”
HUDUT TANIMAYAN GAZETECİLER (RSF) ÖRGÜTÜ TEMSİLCİSİ EROL ÖNDEROĞLU
“İktidar yetkililerinin gazeteye açtıkları 1 milyon TL dengeli öldürücü tazminat davaları, açıkça antidemokratiktir ve farklı ses veren medyayı tasfiye etmeye dönük hareket edildiğinin açık göstergesidir. RSF olarak artık mahkemelerden bu usul tazminat taleplerini, medyayı makûs niyetli teşebbüslerden korumak için, bir an evvel reddetmeye çağırıyoruz. Tahlil, gazetecilere bu tıp davalar açmada değil, topluma yönelik sorumluluğun ve şeffaflığın bir gereği olarak toplumu bilgilendirmektir.”
Cumhuriyet
