Cumhuriyetin kurucusu ulu başkan Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy, okul sıralarındaki günlerinden itibaren Atatürk’ün en samimi anlarını paylaştı. Cebesoy, anılarında Atatürk’ü “sadece iki kez” ağlarken gördüğünü aktarıyor.
Bunlardan birincisi, konutu olan Selanik’in kaybedilmesi nedeniyle dökülen keder yaşlarıydı. Oburu ise Büyük Taarruz’dan evvel Türk ordusunda gördüğü umudun ve inancın getirisiydi. Cebesoy’un aktardığına nazaran Atatürk, Ulusal Mücadele’nin rehberi olan ve 1920’de onaylanan Misakımilli’nin temellerini 1907’de hazırladı. O periyotta İttihat ve Terakki, meşrutiyeti duyuru planları yapıyordu. Fakat Atatürk, ittihatçıların meşrutiyet sonrasını planlamadıklarını söylüyordu.
Gelecek meşrutiyet rejimi için ise planlarını şöyle anlatıyordu: “Şu halde devlet gövdesinin çökmesiyle hasıl olacak enkazın altında ezilip perişan olmak mı, yoksa çoğunluğu Türk olan ulusal bir hududa çekilerek burasını savunmak mı daha yanlışsız ve iyi olacak? Ben selameti ikinci fikrin tatbik edilmesinde görüyorum.”
SELANİK HASRETI
Cebesoy’un anılarında anlattığı bir başka dikkat çeken nokta ise Atatürk’ü yalnızca iki defa ağlarken gördüğünü anlatması. Bunlardan birincisi Trablusgarp Savaşı vaktinde yaşandı.
Atatürk cepheye gitmeden Cebesoy’la son bir buluşma yaptı. Bu buluşma boyunca yüzünden daima “keyifsizlik” okundu. Onun keyifsizliğini gören Cebesoy sordu: “Sende bir şey var, ne oldu?” Atatürk, başını kaldırmadan “Bir şey yok” karşılığını verse de bir mühlet sonra içindeki problemini, “Doğup büyüdüğüm Selanik sanki Türklerin elinde kalacak mı? Tekrar buralara gelebilecek miyim?” kelamlarıyla anlattı.
Askerlerin gözlerine bakarken gözleri dolan şair Akif, kendi yazdığı şu dizeleri mırıldanmaya başladı: “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım/Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım/ Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım…” Cebesoy, Ankara’ya döndüğünde gördüğü görüntüyü ve bu hadisesi bütün ayrıntısıyla Atatürk’e anlattı. O da dinlerken gözyaşlarını tutamadı. Yaşların akabinde konuşan Atatürk, Fuat Paşa’ya “Paşam muzaffer olacağız” diye seslendi.
Cumhuriyet