İsrail’in devlet televizyonu KAN’da yayımlanan bir programda Türkiye ile Arap devletlerinin alakaları ve Ortadoğu’daki gelişmeler ele alındı.
Programın sunucusu Roi Kais, Arap devletleri için en büyük tehdidin Türkiye olduğunu ileri sürdü.
Oda Tv’de konum alan habere nazaran, Suudi Arabistan Ordusunun eski subaylarından Hasan A-Shari’nin “Türkiye birinci tehdit durumuna gelmiştir. Ve İran 2. tehdit konumuna düşmüştür” laflarını de aktaran Kais, sunduğu programda öteki isimlerin de görüşlerini aktardı.
KAN’da yayımlanan program Tel Aviv’den Rafael Sadi çevirdi.
“NASIL OLUYOR DA TÜRKİYE ARAPLARIN KABUSU HALİNE GELDİ”
İşte Roi Kais’in Türkiye ve Erdoğan’la ilgili kelamları:
“Arap memleketlerini bu günlerde rahatsız eden nedir? İran, İsrail… Ne o ne de o. Onlar için en büyük tehdit ‘Sultan Erdoğan’.
Nasıl oluyor da Türkiye Arapların kabusu haline geldi? Anlamak için biraz daha geçmişe gitmek gerekiyor.
Her şey Arap Baharı ile başladı. Protestoların meyvaları en fazla Müslüman kardeşlerin hakim olduğu devletler topladı. Ve Erdoğan bunların başındaki kişidir.
Muhammed Mursi 13 milyon oy ile seçildi. Lakin Müslüman Kardeşlerin balayı İslam memleketlerinde nispeten kısa vadede sona erdi.
“HALİHAZIRDA SAVAŞAN TARAFLAR İSLAM’DAKİ ANA AKIMI TEMSİL ETMEKTEDİR”
Müslüman Kardeşler örgütünün başkanı Muhammed Mursi’nin, Mısır Lideri seçilmesinin akabinde yalnızca bir sene geçmesinden sonra General Sisi tarafından hizmetinden azledildi. Ve Sisi şu andaki Mısır Devlet Yöneticisidir.
Mursi’nin devrilmesi doğal ki planlanmış bir vaka idi. Bu planlı durum bilhassa Sünni devletlerde hala devam etmekte olan iç savaşların bir devamı niteliğindeydi. Ve bu durum İslam memleketleri arasındaki değişik akımların sonucudur.
Halihazırda savaşan taraflar İslam’daki ana akımı temsil etmektedir.
Cephelerden biri Müslüman Kardeşler ile özdeşleşen akımdır. Hayal ettikleri ise diyaneti İslami bir imparatorluk kurmaktır. Erdoğan’ın Türkiye’si ve Katar bu akımın öncülüğünü temsil etmektedirler.
2. cephe ise Mısır ve Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE’dir. Bu memleketler Müslüman Kardeşler örgütünü terör örgütü olarak kabul ediyorlar. Motamot kurtulunması gereken bir kambur üzere.
Sünni dünyasındaki mücadeleyi kazanabilmek için Erdoğan taktik değiştirmek zorundaydı. Ve Bugün Ortadoğu’da Erdoğan’ın parmak izlerinin olmadığı bir toprak kesimi yok üzere.
Suriye’de o memleketin kuzeyindeki topraklara yerleşti ve gayesi Kürtlerin o nahiyede bir Kürt Devleti kurmalarını önlemekti.
“ERDOĞAN SON AYLARDA BU MEMLEKETTEKI AKTIFLIĞINI DERİNLEŞTİRDİ”
Filistin konusunda ise her karışını ve bucağını karıştırmaktan geri kalmamaktadır. Rutin bir formda İsrail’e karşı tavrını daima sürdürmektedir. Ve bunu da Arap devletleri hesabına yapmaktadır.
Türk Sultan’ı Afrika’da bile dinamik olabilmenin ve oradaki servetin savaşını vermektedir. Son ise Kaddafi sonrası Libya’dır.
Erdoğan son aylarda bu devletteki aktifliğini derinleştirdi.
Libya adımı Erdoğan’ın büyük programının içinde bir kısım daha ortaya koymuş oluyor. Kendisini Avrupa Birliği’ne almayan memleketlerinin gözlerine parmak sokmak üzere de diyebiliriz.
Akdeniz sahillerindeki bu aktiflik uğraşının arkasında neler yatıyor?
Bu sahiller gaz ve petrol ile doludur. Ve daha da az kıymetli olmayan ve Avrupa’yı milyonlarca mülteci ile doldurabilecek devletlerden bahsediyoruz. Ve bu memleketlerde aktif olan Erdoğan için nispeten kıymetli bir tartışma kartı edinmiş oluyor.
“İMPARATORLUK HÜLYASI OLAN SULTAN’I UNUTMAYIN”
Pekala, Erdoğan Ortadoğu’daki her tarafa ahtapot kollarını gönderirken aslında ne arıyor? Birkaç menfaati konuşabiliriz, düşünebiliriz:
Pek de parlak olmayan Türkiye ekonomik durumunu örtemeye çalışmak olabileceği üzere. Ve bununla kaldıraç kuvveti kullanıp Avrupa ve Dünya devletlerine pres yapmak yahut en kolayından Sünni dünyasında Mısır ve Suudi Arabistan hesabına güçlenmek olabilir.
Erdoğan kendi konumunu güçlendirmekte ve ortamdaki değerli bir oyuncu olarak kendisini güçlendirmektedir. Bunun sonucu olarak Memleketler arası ve bölgesel güçler ABD, Rusya ve İran üzere memleketler kendisini ebediyen hesaba katmak durumundadırlar.
Âlâ de Sultan’ı durduracak kimse var mı? Emin değilim.
Yanlışsız olan bir şey varsa o da Ortadoğu’da yayılmaya niyet eden İran’dan kelam ederken bir imparatorluk hülyası olan Sultan’ı unutmayın.”
Tercüme: Rafael Sadi
Cumhuriyet
