İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Mimarlar Odası İzmir Şubesi tarafından Mimarlık Haftası nedeniyle Alsancak’taki Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen “Kent hakkı İzmir projeleri” konulu söyleşiye katıldı. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Zehra Akdemir Veryeri ile Doç. Dr. Koray Velibeyoğlu’nun yaptığı söyleşide, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İlker Kahraman da konuşmacı olarak yer aldı.
Programda soruları yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediye olarak önceliklerinin İzmir’i dünyaya daha fazla entegre etmek olduğunu söyledi. Başkan Soyer, “Burada İzmir propagandası yapmanın manası yok. Hepimiz biliyoruz ki olağanüstü bir cennette yaşıyoruz. İklimi, yeraltı kaynakları, doğasıyla, arkasındaki kadim kültürle. Tarım, turizm, sanayi var. Ama eğer bunların böyle bir coğrafyada yapılmasının ne kadar büyük avantajlar taşıdığını dünyaya gösterebilirsek, işte o zaman asıl buradaki katma değeri büyütmüş, refahı arttırmış oluruz. Birinci önceliğimiz kentin dünya ile entegrasyonunu yeniden sağlamak ve bir tür iade-i itibarla bu şehrin bir dünya kenti olduğunu, sahip olduğu potansiyellerin, zenginliklerin, dünyanın en güçlü kentlerinden biri haline getirdiğini göstermek” dedi.
“TARİHSEL MİRASLARA SAHİP ÇIKARAK YENİLEME YAPACAĞIZ”
Kritik bölgelerdeki çalışmaları tek başlarına yapmadıklarını ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Havra Sokak’ta yapılması gerekenleri, orada çalışan esnafa ve yaşayanlara soruyoruz. Öncelikle onların değerlendirmelerini alıyoruz. Onları dinleyerek, duyarak, onların önceliklerine saygı göstererek ama bir yandan da bu tarihsel mirasa sahip çıkarak bir yenileme, restorasyon çalışması içindeyiz. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde çalışmaların büyük ölçüde tamamlanmasını planlıyoruz. Burada sadece Büyükşehir Belediyesi olarak hareket etmiyoruz. TARKEM en önemli paydaşlarımızdan biri. Kemeraltı Esnaf Derneği de öyle. Bu konuda destek verecek herkesin elini tutmak istiyoruz. Çünkü burada ortak akılla yürütülecek ve tüm İzmir’e mal olacak bir şey çıkarmak istiyoruz. Kemeraltı İzmir’ in toplam katma değerini büyütecek ve bu anlamda çok daha büyük bir değer yaratacak. Havra Sokağı’ndaki çalışmalara Ekim ayı içerisinde başlayacağız. Şuanda sosyolojik araştırmalar, konuya ilişkin yapılan proje çalışmalarında sona gelindi. İlk etapta çalışmalara buradan başlayacağız” diye konuştu.
KEMERALTI ÇAĞRISI
Başkan Soyer Kemeraltı için çağrıda bulunarak “Bu şehrin vatandaşlarının, belediyesinin, kamu kuruluşlarının, herkesin el birliğiyle Kemeraltı’ya sahip çıkması, birlikte masa başında çözüm üretmesi ve ürettiği çözümleri hayata geçirmesi gerek. Kemeraltı sadece belediyelerin, sanayicilerin, iş insanlarının, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, İzmir Valiliği’nin altından kalkabileceği bir iş değil. Burada müthiş bir sinerji yaratılması, ortak çalışma alanı yaratılması gerekiyor. Ben çok umutluyum. Yaşadığım tecrübe, bu umudu büyütmeme vesile oluyor.”
“KÜLTÜRPARK’TA BETON YOK, İŞGAL YOK”
Kültürpark içerisinde kurulan üretici pazarı hakkındaki soruya da yanıt veren Başkan Soyer,“Hassasiyeti anlıyorum ama makul ve anlaşılır olması halinde. Aksini anlayamıyorum. Pazaryeri kalıcı bir unsur değil. Sadece tezgahlarla gelinen ve orada üreticiyi tüketiciyle buluşturmak için yapılan bir girişim. Son derece sağlıklı da yürüyor. Kültürpark’ın ne tarihsel mirasını, ne kullanım alanlarını tehdit eden bir yanı var. Hiçbir şeye zarar vermiyor, hiçbir şeyi tahrip etmiyor, hiçbir şeyin kullanım amaçlarını ortadan kaldırmıyor. Beton yok, işgal yok. Belli zaman aralığı içerisinde üreten insanların tüketiciyle buluşmasının önünü açacak bir girişim. Temizliği ve bakımını zaten biz yapıyoruz” diye konuştu.
Başkan Soyer, Mimarlık Haftası için de şu mesajı verdi: “Mimarlar Odası bir belediye için son derece önemli bir işlev taşır. Siz tasarım yapıyorsunuz, mimarlık yapıyorsunuz. Biz de bu şehrin yöneticisi olarak sizin bilginizden, birikiminizden, ürettiğiniz sinerjiden ders almak zorundayız. Öğrenmek zorundayız. Sizi bu işin içerisine katmak zorundayız. Sizi dışarıda tutan bir yerel yönetimin başarılı olmasına imkan yok. Aynı şey Ziraat Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası için de geçerli. İzmir’deki meslek odalarıyla daha yakın işbirliği içerisinde olmamız lazım. Bu şehirden ekmek yiyen, hayatını bu şehirde sürdüren herkesin birbirine kentin ortağı, ittifakçısı yani potansiyel paydaşı gözüyle bakmayı öğrenmesi lazım. Bu işbirliğini daha nasıl derinleştiririz, daha nasıl zenginleştiririz, buna bakmak lazım. Elbette eksikliklerimiz, hatalarımız olabilir ama bunu bir likte gidereceğiz.”
Cumhuriyet