Rıdvan Dilmen bir süre önce TFF ve spor medyasındaki bazı isimler için ilginç iddialar ortaya atmıştı. Özellikle TFF içindeki FETÖ yapılanması iddiası ses getirmişti.
Ancak Dilmen’in mahkemeye gitmediği iddia edildi. Bunun üzerine gazeteci Fatih Altaylı’dan bir hamle geldi.
Altaylı, dilmen’in sessizliğinin bu durumun spor mafyası ile bir anlaşma olabileceğini belirtti. Bunun üzerine ‘iş başa düştü’ diyen Altaylı, spor mafyasını yazdı.
Altaylı’nın iddialarının en çarpıcı kısmı ise Turkcell ile ilgili iddialarıydı.
İşte Fatih Altaylı’dan spor mafyası yazısı:
Ben bir şeyi anlamadım.
Eski futbolcu, Beştepe’ye yakın spor adamı, sıkı Fenerbahçeli Rıdvan Dilmen birkaç hafta önce çıktı konuştu.
Spor yöneticileri, Futbol Federasyonu, spor yazarları, spor yorumcuları hakkında akılalmaz sözler söyledi.
Çok ciddi ithamlarda bulundu.
TRT Spor programcısı Ersin Düzen’e ağır cümlelerle yüklendi, hem TRT’den hem Futbol Federasyonu’ndan yüklü maaş almakla itham etti.
Kıyamet koparması gereken suçlamalardı bunlar.
Ben de Rıdvan Dilmen’in bu sözleri üzerine “Evet Rıdvan büyük oranda doğru söylüyor. Eksik var ama söyledikleri doğrudur. Bir de kendisi ile ilgili özeleştiri yapmalı ve bu işlerin neresinde olduğunu açıkça söylemeliydi” dedim.
Rıdvan bir kenara bırakıldı ve Rıdvan’ın suçlamalarında adı geçenlerin bazıları bana saldırmaya başladı.
Niyeyse.
Ve sonrasında her şey durdu.
Rıdvan’ın suçlamalarında önemli bir yeri olan Turkcell bile sustu.
Ortalık sütliman oldu.
Ne Rıdvan söylediklerinin arkasında durdu ne de Rıdvan’ın suçladıkları bunlara bir yanıt verdiler.
Niye dersiniz!
Bir dehşet dengesi içinde uzlaşmaya mı vardı taraflar?
Ben de günlerdir bekliyorum bu dengeyi kim bozacak diye…
Kimsenin niyeti olmadığı belli.
O zaman iş başa düşüyor.
Olayların merkezinde Futbol Federasyonu ve Turkcell var.
Çünkü her ikisi de büyük bütçelere sahip, bir anlamda rant dağıtma araçları.
Turkcell’in eski CEO’su Kaan Terzioğlu ile başlıyor her şey.
Terzioğlu’nun Futbol Federasyonu yönetimine girmesi ile.
Spor alanında kendine güç sağlamak ve alan açmak isteyen Terzioğlu, bu iş için başında bulunduğu kurumu, Turkcell’i kullanmaya karar veriyor.
Son yıllarda her taşın altından çıkan ve Doğan Grubu ile yakınlığını da kullanarak bir tür güç elde etmiş olan Serdar Güzelaydın’la anlaşıyor Terzioğlu ve Turkcell’in içinde BİP Spor adı altında bir uygulama başlatıyor.
Hiçbir güce sahip olmayan, kimsenin izlemediği BİP Spor, spor medyasında büyük bir güç haline geliyor.
MEDYA KONTROLÜ
Çünkü BİP Spor Turkcell’de hiç kimsenin izlemediği yorumlar karşılığında spor yazar ve yöneticilerine ciddi paralar dağıtmaya başlıyor.
Spor medyasının etkili ya da güçlü tüm isimleri BİP Spor’da maaşa bağlanıyor.
Başlangıçta gazetecilere ek gelir gibi göründüğü için masum bir durum gibi algılanan bu durum bir süre sonra BİP Spor’u yönetenler tarafından Türk futbolu üzerinde bir tür mafya gibi davranmaya başlıyor.
BİP Spor, maaşa bağladığı yorumcuların yönettikleri gerçek medyalardaki ağırlıklarını kullanmaya başlıyor.
Federasyon, spor kulübü yöneticileri, kulüp başkanları üzerinde ali kıran başkesen haline geliyor BİP Spor.
Kulüpler bir anlamda haraca bağlanıyor.
Kaan Terzioğlu’nun federasyondaki görevi sırasında kendine güç elde etmek için kurduğu yapı, BİP Spor’u yönetenlerin gücü haline geliyor. Gücün mali kaynağı ise istemeden de olsa Turkcell oluyor.
SPOR MAFYASI
Buradan elde edilen güçle baskı altına alınan TFF de bir tür arpalığa dönüştürülüyor, dahası menajerler, futbolcu alışverişleri bile sistemin içine alınıyor.
Turkcell ve Federasyon’da oluşturulan bu arpalık spor camiasındaki herkesin dikkatini çekiyor.
Herkes buraya üşüşmeye, kendi payını almaya çalışıyor.
Bu arada Futbol Federasyonu da muhtemelen bu çeteye karşı kendini koruyabilmek için gazeteci istihdam etmeye başlıyor.
Muhtemelen TRT Spor yorumcusu da bu kapsamda Federasyona yüksek maaşla danışman oluyor.
HERKESE VAR DA BANA YOK MU DİYENLER
Turkcell o dönem işsiz olan bir futbol adamına büyük paralar karşılığı “At yarışı” programları yaptırıyor. (İşin ilginci bu program Turkcell’e fayda sağlayan tek iş oluyor.)
Bunun üzerine bir başka futbol adamı Turkcell’e “Bana da bir program yaptırın” diye gidiyor.
Turkcell önce “Olabilir” diyor.
Ancak istenen para o kadar büyük ki, spor adamının çok yüksek torpili bile bu kadarını kabul ettiremiyor. (Turkcell’den alabildiğim bilgiye göre 20 milyon TL istenmiş bir program için.)
Turkcell yönetimi bu spor adamına “Seni buraya yollayan da, bizi buraya oturtan da aynı kişi. Kusura bakma bu kadar parayı veremeyiz” diyor.
İş orada kalıyor.
Şimdi muhtemelen suskunluklar satın alınmış olmalı.
Tüm bunları ortaya döktüm diye bana saldıracaklardır muhtemelen.
Ama önemli değil.
Ben alışkınım.
Cumhuriyet