Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) tarafından Hoş Sanatlar Fakültesi Ahmet Yakupoğlu Amfisi’nde düzenlenen “Olağanüstü Durumlarda Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Sempozyumu”na görüntü bildiri gönderdi.
Erbaş, tarih boyunca insanlığın pek çok zorluk, zahmet, afet ve musibetle karşılaştığını belirterek, yaşananlara, hayata ve olaylara varoluşun ana prensiplerini dikkate alarak ibretle bakılması ve bunlar üzerinde tefekkür edilmesi gerektiğini savundu.
Bugün dünyanın ve tüm insanlığın çok önemli sıkıntılar ve dertlerle karşı karşıya olduğunu kaydeden Erbaş, şöyle konuştu:
“Gözle görünmeyecek kadar küçük bir virüsün tüm dünyada hayatı alt üst etmesi ve insanlığın bu ani değişim karşısındaki acziyeti elbette ibretlik bir durumdur. Bugün bir sefer daha ortaya çıkmıştır ki insanoğlu sahip olduğu bütün imkan ve yeteneklere karşın temelde aciz ve zayıf bir varlıktır. Karamsarlık, endişe ve tasa üzere durumlar bu zayıf tabiatın en bariz göstergelerindendir. Ama hayatı yaşanabilir kılan, kaygı yahut endişeden çok itimat duygusudur. Hasebiyle en inançlı sığınak olan Cenab-ı Hakk’ın eşsiz kudretine, ilim ve hikmetine olan inancı bir an bile yitirmeden O’na dayanıp güvenmek ve O’ndan yardım dilemek, hayata dair büyük bir motivasyon sağlayacaktır.”
‘TAKDİRE RIZA’ GÖSTERİCEKLERMİŞ
Erbaş, ‘musibetler’ karşısında mümince halin bir prensibinin de tevekkül ve ilahi iradeye teslimiyet olduğunu, bir yandan önlem alırken öteki yandan ‘takdire rıza’ göstererek isyan ve taşkınlık değil, imanla olaya yaklaşmak gerektiğini savundu.
‘İNSANLIK DİNİ YOK SAYARAK HUZURLU VE MEMNUN OLAMAMIŞ’
“Tarihi deneyim göstermiştir ki insanlık maneviyatı dışlayarak, dini yok sayarak huzurlu ve memnun olamamıştır” diyen Erbaş, “Batı fikir tarihinde bir devir hakim olan ve tüm kutsalları birer hurafe kabul eden katı pozitivist anlayışın insanı bir makine ile eş gören çıkmaz bir sokak olduğu kısa müddette anlaşılmıştır. Buna karşı İslam’da din-bilim, vahiy-akıl çatışması hiçbir vakit kabul görmemiş, tüm kainata Allah’ın ayetleri nazarıyla bakılmıştır” sözünü kullandı.
Erbaş, insanın maddi tarafından daha da güçlü ve tesirli ruhi ve manevi bir istikameti bulunduğunu lisana getirerek şunları kaydetti:
“Bu nedenle insanın maddi, biyolojik, toplumsal, ruhsal gereksinimleri olduğu üzere manevi muhtaçlıkları da bulunmaktadır. Elbet her bir istikamet için mevzunun uzmanları ve ilgili kurumlara misyonlar düşmektedir. İnsanın manevi istikametine katkı yapacak ve bu mevzuda sorumluluk alacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımızın geldiği açıktır. Bu sebeple Başkanlığımız, mescitlerimizi ve Kur’an kurslarımızı Hz. Peygamber’in Mescidi Nebisi örnekliğinde olduğu üzere kadınıyla erkeğiyle, küçüğüyle büyüğüyle herkesin rahatça gelebildiği birer ilim merkezi ve huzur yerleri yapmak için çalışmaktadır. Bunun dışında Başkanlığımız talep ve muhtaçlıkları da göz önünde bulundurarak manevi danışmanlık ve rehberlik alanında kıymetli çalışmalar yürütmektedir. Kronolojik olarak zikretmek gerekirse ceza infaz kurumlarında, aile ve dini rehberlik ofislerinde, toplumsal hizmet kurumlarında, bayan konuk konutlarında, huzurevlerinde, sıhhat kuruluşlarında, bağımlılıkla çaba alanında ayrıyeten gençlere, engellilere, göçmenlere, afetzedelere özel eğitimlerle desteklenen işçimiz marifetiyle kelam konusu hizmetler sunulmaktadır.”
Cumhuriyet
