DEVA Genel Kurucular Heyeti Üyesi Musa Malik Yıldırım, Genel Lider Ali Babacan’ın “Uygun yer olduğunda Anayasanın birinci 4 hususunun değiştirilmesi konuşulabilir” açıklamasına reaksiyon göstermişti.
Yıldırım. “Sayın Genel Liderimiz Ali Babacan’ın HDP heyeti ile görüşmesi ve bir televizyon programında Anayasanın birinci dört hususuyla ilgili kelamları asla kabul edilemez. Ben buraya HDP ve gibisi yapıların taleplerine meşruiyet kazandırmak için gelmedim. ‘Demokrasi ve insan hakları’ kılıfı geçirilmiş siyasetlerin milletimize yedirilmesine asla ve asla aracılık etmeyeceğim. Ülkenin birliği ve beraberliği için bugüne kadar verdiğim çabayı vermeye devam edeceğim” demişti.
Yıldırım bu açıklamasının akabinde parti tüzüğüne muhalif kelam ve hareketleri nedeniyle kesin ihraç istemiyle Genel Merkez Disiplin Şurasına sevk edildi.
Yıldırım hususa ait toplumsal medya hesabından açıklama yaptı.
Yıldırım, açıklamasında verdiği ‘mücadele’nin karşısında ihracın bir utanç değil gurur olduğunu vurgulayarak, “Öncelikle şunu söz edeyim: Türkiye Cumhuriyeti’ni, milletimizi ve onun kıymetlerini korumak uğruna verdiğim siyasi çaba, beni bulunduğum yerden ihraç ettirecekse, bu şahsım ismine utanç değil, onurdur…” dedi.
PARTİ İDARESİNE SORU YÖNELTTİ
Açıklamasında “Kurulurken demokrasiye ve özgürlüklere vurgu yapan parti, benim haklı eleştirilerime tahammül göstermek yerine, demokrasi ve özgürlük derken, halbuki HDP çizgisinin savuna geldiği demokrasi ve özgürlük anlayışını kastetmiş” tabirlerini kullanan Yıldırım parti yönetinine de şu soruları yöneltti:
Sizin kutsalınız ve dokunulmazlarınız nelerdir?
HDP’yle zımnî müttefikliği çağrıştıran bu lisanın sırrı nedir?
Türk’ün vatanında Türk’ü yok saymaya çalışan projelerde rol mü üstlendiniz?
TAKDİR MİLLETİNDİR!! pic.twitter.com/aS4KGT45ld
— Musa Malik Yıldırım (@Musamalikyldrm2) February 26, 2021
Yıldırım’ın açıklamasının tamamı şöyle:
“DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan’ın, anayasamızın birinci 4 unsurunun tartışılabileceğine dair yaptığı televizyon konuşmasından sonra, yaptığım kıymetlendirme münasebetiyle, kesin ihraç talebiyle 25 Şubat 2021 Tarihinde bana ulaşan dokümanla Genel Merkez Disiplin Konseyi’ne sevk edilmiş bulunuyorum… Öncelikle şunu tabir edeyim: Türkiye Cumhuriyeti’ni, milletimizi ve onun pahalarını korumak uğruna verdiğim siyasi gayret, beni bulunduğum yerden ihraç ettirecekse, bu şahsım ismine utanç değil, erdemdir…
Görüyorum ki, soruma karşılık vermek yerine, jet süratiyle ihracım akıllarına gelmiş… Genel Başkan’ın, Türk devletinin temellerini sarsacak açıklamalarından alınmayan parti idaresi, ne hikmetse benim tepkimden alınmış… Kurulurken demokrasiye ve özgürlüklere vurgu yapan parti, benim haklı eleştirilerime tahammül göstermek yerine, demokrasi ve özgürlük derken, oysaki HDP çizgisinin savuna geldiği demokrasi ve özgürlük anlayışını kastetmiş…
Yani, Türkiye Cumhuriyeti’nin tartışılmazIarını tartışmaya açmak özgür, bölücülerin kullandığı lisanı eleştirmek yasak kabul edilmiş!..
Şahsıma yapılan tebligatta, açıklamalarımla partiyi kamuoyu önünde küçük düşürdüğüm belirtilmiş…
Bu nasıl bir parti içi demokrasidir ki, Genel Lider ve birtakım parti yöneticileri PKK ve siyasi uzantısı partinin bile lisana getirmediği şeyleri lisana getirince küçük düşmüyor da, ben Türk milleti ve devletinin kutsalları ismine savunmaya geçince küçük düşüyor!
Ne diyecektim? “Ne hoş buyurdunuz Sayın Genel Liderim, anayasanın tartışılmazlarını delin delebildiğiniz kadar” mı diyecektim?
Aracılığınızla parti idaresine soruyorum: Sizin kutsalınız ve dokunulmazlarınız nelerdir? HDP’yle zımnî müttefikliği çağrıştıran bu lisanın sırrı nedir? Türk’ün vatanında Türk’ü yok saymaya çalışan projelerde rol mü üstlendiniz?
ihraç talebine yol açan konuşmamın her satırın gerisindeyim ve ömrüm hayli bu unsurlar için gayret edeceğim…
Ulusal Uğraş’ta tırnaklarını kayalara tutturarak bizlere bu vatanı bırakan şehit ve gazilerimize, her karış toprağında kan, alın teri ve emek olan bu şehitler yurduna sadakatten ayrılmayacağım… İhraçtan çekinmiyorum… Zira rastgele bir partinin bana verebileceği hiçbir unvanı, bu toprakların bağımsızlığından ve bütünlüğünden kıymetli görmem… Bunun için de hangi bedel ödenecekse öderim…
Daha evvel yaptığım basın toplantısında da söz ettiğim ilkeyi, beni ihraç etmek isteyen iradenin beynine paslı çivi üzere tekrar çakıyorum: Ülkenin birlik ve beraberliği için bugüne kadar verdiğim çabayı bundan sonra da vermeye devam edeceğim… Devlet-ebet- süre mefkuresi yolunda üzerime düşen misyonu sürdüreceğim…
Milletime kurulmak istenen tuzaklara karşı olağan ki halli olacağım… tabir etmiştim lakin anlamak istemeyen parti idaresine anlamaları için yine sesleniyorum: Anayasanın birinci 4 hususu, bizlerin vaz geçebileceği, konuşurken sesinin titreyeceği, yutkunacağı, tartışmaya açacağı unsurlar değildir…
Muhakkak ki, sözlerim, parti idaresindeki makyajı dökmüş, gerçek ortaya çıkmıştır… Katlanamadıkları fikir, Türk milletinin öz niyetidir… Parti idaresi, Türk devlet ve milletini var eden kıymetler karşısındaki hazımsızlığıyla kendi gerçek yüzünü ifşa etmiştir… Buna vesile olmak da ne keyifli ki şahsıma nasip olmuştur…”
Cumhuriyet
