‘KANUNLA AÇIKLAYABİLMEK MÜMKÜN DEĞİL’
Yargı Islahatı Strateji Planı ve İnsan Hakları Aksiyon Planı’nın açıklanması ile tutuklamaya itiraz incelemesinin birebir güne denk geldiğini belirten Köksal, “Ancak ne yazık ki bu karar aksiyon planının uygulanma iradesinin Sulh Ceza Hakimliklerine şimdi yansımadığının göstergesidir” dedi. Köksal konuşmasını şöyle devam etttirdi:
“Özellikle AİHM içtihatları ve Avrupa Kurulu metinleri ile eleştirilen ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ kabahati isnadıyla ve bu isnat cürüm oluşmadığı hâlde dolaylı formda yapılarak bir avukatın tutuklanması hukukla ve kanunla açıklanabilecek bir şey değildir. İtirazımız kapalı devre halinde işleyen Sulh Ceza Hakimliği sistemi içinde reddedildi. Savcılığın resen hür bırakma yetkisi bulunmakta. Evrak Şu anda Adalet Bakanlığı’nda. Bu cürmün ögelerinin oluşmadığını tartışarak Adalet Bakanlığı kovuşturma müsaadesi vermeyebilir. Fakat ne yazık ki bu belgede olan ceza muhakemesine ait hukuka terslikleri hukuk ve kanunla açıklayabilmek mümkün olmadığından, tutuklama açısından beklentimizi ferdi müracaat yoluna çevirmiş durumdayız. AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin tabir özgürlüğü ve tutuklamaya ait içtihatları açıktır.”
‘İKTİDARI ELEŞTİRDİM’
Yaşar, tutuklanmadan evvel yaptığı savunmasında, Twitter iletisinde Cumhurbaşkanı’nı gaye almadığı ve hakaret manasına gelebilecek bir söz kullanmadığını belirtmişti. Bildirisinin dilbilgisi açısından problemli olduğunu belirten Yaşar, “Amacının çok dışında anlaşılmıştır. Bu tweetle öncelikle bayan haklarını gaye alan, cinsiyetçi siyaset yürüten, insanların yatak odasına karışan, kimin kiminle cinsel ilgi kuracağına, ne vakit evlenmesi gerektiğine, kaç çocuk yapması gerektiğine karar vermeye çalışan, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmayı amaç güden, çocuk istismarcılarını mağdurlarla evlendirip, mahpustan kurtarmayı düşünen iktidar eleştirilmiştir” sözlerini kullanmıştı.
Cumhuriyet