Basın İlan Kurumu İdare Konseyi Lideri Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı, son devirde ‘baskı’ ve ‘sansür’ uygulamalarıyla anılan kurumla ilgili yapılan tenkitlere karşılık verdi.
CHP’den başta Genel Lider Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere Basın İlan Kurumu’na yapılan tenkitleri hatırlatan Mehmet Zahid Sobacı, gazetemizde mevzuyla ilgili yayınlanan yazı dizisini maksat alıp “ısmarlama yazılar” tabirini kullandı.
“Son devirde bilhassa CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’li yetkililer Basın İlan Kurumunu lisanlarına doladı. Hatta TBMM Genel Heyetinde bütçe görüşmelerinde ‘Basın İlan Kurumu devleti soyuyor’ diyerek, tenkit sonlarını aşan haksız bir ithamda bulundu Sayın Kılıçdaroğlu” diyen Sobacı, “Cumhuriyet gazetesinde Basın İlan Kurumunun aldığı kararlara dair yazı dizisi yaptılar. Bu ‘ısmarlama’ yazılarda hukukî tahlil kisvesi altında siyaset yapıldı. Neyi dillendirdiklerini anlamak için yazıları inceledim. O yüzden gönül rahatlığıyla ısmarlama yazı diyorum, zira bunlar ortasında Basın İlan Kurumunun teşkilat yapısını bile yanlış anlatan yazılar var. Ismarlama yazı bu kadar olur, anlıyorum. Pekala, kime yazdırdılar bu yazıları? Örneğin, eşi başörtülü olan bir cumhurbaşkanı seçtirmemek için ülkeyi 367 krizine sürükleyen bir şahsa, parti kapatma davalarında ön sıralarda yer alan ve demokrasinin en temel unsuru olan eşit oy prensibini bile sorgulamaktan çekinmeyen eski bir AYM Liderine ve benzerlerine” diye konuştu.
“KIYAMETİ KOPARIYORLAR”
Sobacı, kurumun Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun’un baskısı altında olduğu istikametindeki eleştiriyi yanıtlarken de gazetemizi maksat alıp “Sayın Altun’un konutunun fotoğraflanıp, açık adresini sokağına kadar ifşa edilmesine ait bu problemde de kelam konusu mevzuat çerçevesinde hareket edildi. Hukukun en temel prensiplerinden olan özel hayatın mahremiyetinin ihlali ve devlet müdafaası altındaki üst seviye bir yöneticinin güvenliğinin tehlikeye atılması gerekçesiyle müeyyide uyguluyoruz, kıyameti koparıyorlar” dedi.
“HÜKÜMET SİSTEMİNİ YIPRATMAK İSTİYORLAR”
Sobacı, “Türkiye’de basın özgürlüğü olmadığı tez ediliyor. Buna ait değerlendirmeniz ne olur?” sorusuna ise şöyle yanıtladı:
“Yüzlerce gazetecinin, gazetecilik nedeniyle mahpusta olduğu, sansür uygulandığı üzere palavralara ve ülkemizi en son sıralarda gösteren ve sorgusuz sualsiz kabul edilen milletlerarası basın özgürlüğü indekslerine dayalı olarak Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığına dair aleyhe bir algı inşa edilmek isteniyor. Bu algı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı maksat alan birtakım yakışıksız yaftalamalar ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini yıpratmayı amaçlayan telaffuzlarla birleştirilerek, gündelik siyasetin bir kesimi haline getiriliyor. Eski Türkiye hasreti içerisinde olanlar, basın özgürlüğüne dair türlü palavralarla inşa edilmiş bu algıyı kendilerine hareket alanı oluşturmak için kullanıyorlar”
“DERS ALMAYIZ”
“Türkiye’de muhakkak bir zihniyet, ülkemizin milletlerarası alandaki prestijine ziyan verme kıymetine basın özgürlüğü sorununu siyaseten kullanıyor” diyen Sobacı, “28 Şubat devrinde medyayı darbeye taban hazırlamak için araçsallaştıran, iktidara geldiğinde gazetelere el koyacağını açıkça zikreden, 15 Temmuz’u “kontrollü darbe” olarak niteleyen, ABD’den iktidar dilenen bir vesayetçi zihniyetten öğreneceğimiz bir “hukuk, demokrasi yahut özgürlük” dersi yoktur. Basın İlan Kurumu vazifelerini, ülkemizin ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda ve büyük bir azimle yürütmeye devam edecektir” sözlerini kullandı.
Cumhuriyet
