Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin avukatları Seher Eriş ve Gökhan Soysa, müvekkillerinin gözaltı sürecinde “işkence ve makus muameleye uğradıkları” savıyla İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne gelerek hata duyurunda bulundu. Adliye önünde basın açıklaması gerçekleştiren avukatlar ve öğrenciler ortasında HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da yer aldı.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini temsilen konuşma yapan genç, “Kirli ayaklarıyla konutlarımıza girdiler, ailelerimize saldırdılar. Bakıyoruz ki polis konutlara girilmeden 2 saat evvel belgeyi hazırlayıp nöbetçi savcıya sunmuş. Baskıları gözaltıları şu gerçeği saklayamaz; üniversiteler üniversite bileşenlerinin kelam hakkının olduğu, bilimin üretildiği, özgür ortamlardır. Gerçeği balçıkla sıvayamazsınız, üniversiteler bizimdir bizimle özgürleşecek” dedi.
“ÜLKENİN KAYYUM REJİMİYLE YÖNETİLMESİ İSTENİYOR”
Basın açıklamasına katılan HDP Milletvekili Musa Piroğlu, “Belediyelere kayyum atayanlar, rektörleri kendileri atamak, tüm yöneticileri kendileri atamak ve kendileri dışındaki her çeşit alternarif yapıyı bastırmak istiyorlar. Diyarbakır’a, Van’a kayyum atayanlar, Boğaziçi’ne kayyum rektör atadılar.Gerçek şu; ülkenin kayyum rejimiyle yönetilmesi isteniyor” diye konuştu.
Piroğlu, “Boğaziçi’ndeki polis saldırısı bir kez daha gösterdi ki azap ve çıplak arama bu ülkede genel uygulama haline gelmiştir” sözünü kullandı.
Adliye önünde gerçekleşen basın açıklamasını Avukat Seher Eriş okudu. Eriş, açıklamasında öğrencilerin gözaltı süreçlerinde yaşadıklarına dikkat çekerek, “Sorumlular hukuk önünde hesap verinceye kadar gayretimizi sürdüreceğiz” dedi.
“ÖĞRENCİLER AZABA MARUZ KALDI”
Avukat Eriş’in açıklaması şu halde:
“Kayyım uygulamasına karşı gerçekleştirilen protestolar, hem rektörlerin belirlenmesinde seçim faktörünün ortadan kaldırılmasına karşı büyük bir reaksiyon hem de bilimsel ve akademik özerkliğe sahip çıkmanın bir göstergesi olarak kıymetlidir. Boğaziçi Üniversitesi önünde toplanan kitle anayasal hakları olan toplantı ve şov yürüyüşü hakkını kullanmış ve büsbütün barışçıl bir formda hakkın kullanımına karşın hukuka alışılmamış bir biçimde polisin saldırısına uğramış, kimi öğrenciler yaralanmış ve biber gazı sıkılması nedeniyle orada toplanan kitle nefessiz kalmıştır. Üniversite önünde gerçekleşen protesto aksiyonunun geniş çevrelerce sahiplenilmesinin ve ses getirmesinin çabucak akşamında havuz medyası ve trollerin gayesi haline gelen öğrenciler terörize edilmiş, öğrenciler Boğaziçili olan/olmayan ayrımına tabi tutulmuş, muhalif öğrencilerin fotoğrafları kullanılarak öğrenciler maksat gösterilmiştir. Ardından İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan gerçek dışı açıklamalarla demokratik şov hakkı kriminalize edilmeye çalışılmıştır. Düşman ceza hukukunu öğrencilere karşı devreye sokanlar, toplumun gözünde öğrencileri ‘terörist’ olmakla itham etmiştir. Gözaltına alınan öğrencilerden bir kısmına, insanlık onuruna alışılmamış ve azap olarak tanımlanan çıplak arama dayatılmış, polisler öğrencileri yere yatırarak zorla pantolonlarını yırtmıştır. Bir öğrenci başı tekraren yere vurulmak suretiyle darp edilmiş, öbür bir öğrencinin omuzu ezilmiş, gözaltı esnasında zıt kelepçe yapılarak öğrenciler azaba maruz bırakılmıştır. LGBTİ+ öğrenciler polislerin tecavüz tehditlerine maruz kalmış kimliklerinden ötürü berbat muameleyi katmerli bir biçimde yaşamıştır.
Gözaltılarla, tutuklamalarla ve polis devleti pratikleriyle hukuku, haklar ve özgürlükler üzerinde bir sopa olarak kullananlara müsaade vermeyeceğimizi yinelemek istiyoruz. Bizler, soruşturmaya tabi tutulan ve insanlık onuruna, hukuk ve vicdana karşıt bir formda gözaltına alınan, şiddete maruz kalan öğrencilerin avukatları olarak, demokratik hakkını kullandığı için terörize edilen öğrencilerin yanındayız. Toplantı ve şov yapma hakkı, Anayasa’da da belirtildiği üzere temel bir haktır; kriminalize edilmesi, soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulması Anayasa’nın aleni bir halde ihlal edilmesi, hukukun rafa kaldırılmasıdır. Bizler avukatlar olarak; tüm sorumlular hakkında kabahat duyurusunda bulunduğumuzu kamuoyuna bildirerek bu anti demokratik uygulamalara karşı hukuk gayretini büyütecek ve sorumlular hukuk önünde hesap verinceye kadar uğraşımızı sürdüreceğimizi yineliyoruz.”
Cumhuriyet
