Gökçealan’ın inciriyle, üzümüyle ve zeytiniyle ünlü, dört mevsim eser alınabilecek kadar topraklarının verimli hem doğal hoşluğuyla bilinen hem de üretime ve iktisada katkı sunan bir bölge olduğunu söz eden CHP’li Bakan, “Projenin ÇED belgesinde, alanın yüzde 29’unun tarım toprağı, yüzde 70’inin orman alanı ve yüzde 1’inin yerleşim yeri olduğu belirtilmiş. Bölge fauna, flora, kültür varlığı ve sit özellikleri bakımından güçlü. Gökçealan’ı koruyacağız” dedi.
Etraf ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdi.
Bakan kelamlarını şu formda sürdürdü: “Bir yandan iklim krizinin tesirleri günden güne daha fazla hissedilirken; öbür yandan tabiatımız, sıhhatimiz ve geleceğimiz kıymetine, insanların sınırsız isteklerini karşılamak üzere birtakım projelere yol açılarak iklim krizi tetikleniyor, tıpkı vakitte canlı cansız tabiat, toplum sıhhati ve ülke geleceği de tehlikeye atılıyor. Birileri, sınırsız isteklerinin şartsız koşulsuz yerine getirilmesi için yaratılan kontrolsüz alanda denetimsizce yayıldı, yayılıyor. Bu kontrolsüz ve denetimsiz alanda işlenen kabahatler ise, bugün Türkiye denizlerinin haykırışıyla ve adeta can çekişiyor olmasıyla gün yüzüne çıktı. Çıkmaya da devam edecek. Tabiat, üzerindeki bu baskıyı, bu tahribatı artık kaldıramıyor ve isyan ediyor. Bugün denizlerdeki bu isyan, yarın Gökçealan’ın toprağında, Orhanlı’nın ormanında, Efemçukuru’nun suyunda, Aliağa’nın havasında kendisini gösterecek.”
CHP’li Bakan, Murat Kurum’a sordu: “İnciriyle, üzümüyle ve zeytiniyle ünlü, 4 mevsim eser alınabilecek kadar toprakları verimli, hem doğal hoşluğuyla bilinen hem de üretime ve iktisada katkı sunan Gökçealan’ın tabiatını, üretimini ve halkını koruyacak mısınız?”
Cumhuriyet
