Diyanet Din İşleri Yüksek Şurası, Tıp ve Sıhhatle İlgili Fetvalar isimli kitapta estetik operasyon yaptıranlar ve estetik cerrahlara ait “uyarı”larda bulunuldu. Dünya’da en çok estetik ameliyat yaptıran ülkeler listesinde Türkiye 11. sırada bulunuyor.
Diyanet kitabında, “Tedavi emeli taşımayan estetik operasyon yaptırmak caiz midir?” başlığı altında yapılan açıklamada, “Kuran’a nazaran insanın, yeryüzünde en hoş biçimde, ölçülü ve istikrarlı bir formda yaratıldığı ve hoşluklarla donatıldığının” altı çizilerek, “İnsanı en hoş formda yaratan Şanlı Allah, onun makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmesine, hoş görünmesine ve hoşluklarını muhafazasına da müsaade vermiştir. Dikkat çekmek, daha hoş görünmek emeliyle, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve hallerin değiştirilmesi İslam dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır” denildi.
KAŞ ALDIRIP, PERUK TAKANLARA MAKUS HABER
Daha evvel dövme yaptırmanın dinen yanlışsız olmadığını açıklayan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan, kaş aldıran ve insan saçından peruk takıp, saç eklettirenlere de makus haber geldi. Sözkonusu kitapta “Hazreti Muhammed tarafından, “vücuda dövme yaptırmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek ve kaş aldırmanın yaratılışı değiştirmek, fıtratı bozmak olarak değerlendirildiği belirtilerek, bunları yapanların ve yaptıranların kınandığı” bildirildi.
“Hz. Peygamber’in, saç eklemeyi ve ekletmeyi yasakladığı istikametindeki rivayetlerin sahih kaynaklarda yer aldığı belirtilen” kitapta, “Konuyla ilgili hadisleri pahalandıran İslam âlimleri, bir kimsenin, saçına oburunun saçını eklemesini yahut diğerinin saçından imal edilen peruğu takmasını caiz görmemişlerdir. Zira bu üzere süreçlerde saygın olan insanın bir kesimi kullanılmaktadır ki; bu, mecburî hâller dışında caiz değildir. Fakat insan saçı dışında ipek, iplik, yün ve gibisi unsurlardan yapılmış peruğun takılmasını, fakihlerin çoğunluğu caiz görmektedir” açıklaması yapıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, yalnızca kanser hastalarının peruk takmasını caiz görülürken, saç ekimi ise kendi saçından alınıp saç kaybına uğrayan bölgeye nakledilmesi yasak kapsamı dışında tutuluyor.
YALNIZCA TEDAVİ EMELLİ ESTETİĞE MÜSAADE VAR
Fetvalar Kitabı’na nazaran, estetik yaptırmak ve yapmanın caiz sayılması için tedavi emelli olması kural koşuluyor. Hastalık sebebiyle yahut kaza sonucu burun, kulak, göz üzere organlarını kaybedenler yahut bedeninde doğuştan ya da sonradan meydana gelen biçim bozuklukları bulunanların estetik ameliyat yaptırmaları bir tıp tedavi olup, “fıtratı bozmak” kapsamında değerlendirilmiyor. Bedenin rastgele bir organında, öbür beşerler tarafından çok derecede yadırganan, insanın ruhsal olarak etkilenmesine sebep olan bir anormallik yahut fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesini “fıtratı bozmak” değil, bir tedavi, olağanlaştırma süreci olarak görülerek, “dinen caiz” olarak nitelendiriliyor.
GÖĞÜS ESTETİĞİ YAPTIRMADAN EVVEL BİR DAHA DÜŞÜNÜN
Tıp ve Sıhhatle İlgili Fetvalar Kitabı’nda, “Göğüs estetiği caiz midir?” sorusuna da karşılık veriliyor. Doğuştan yahut sonradan göğüslerinde anormallik bulunan bir bayanın sıhhatine ziyan vermeyecekse tıbben uygun görülen tedavi formülleriyle göğüslerini düzelttirmesi “caiz” bulunurken, tedavi hedefi taşımayan, daha hoş görünmek yahut dikkat çekmek için göğse müdahale edilmesi “caiz” kabul edilmiyor.
BOTOKS YAPTIRMAK CAİZ Mİ?
Diyanete nazaran bayanların en fazla uyguladığı estetik müdahalelerin başında gelen botoks uygulamaları ve yağ aldırma süreçleri de vücut ve ruh sıhhati açısından gerekli olmadıkça estetik telaşla yapılmasının dine uygun olmadığı bildiriliyor.
ESTETİK CERRAHLARA İKAZ, “KARŞI CİNSE BENZETME, HİLE VE ALDATMA MAKSADIYLA YAPAMAZSINIZ”
Din İşleri Yüksek Şurasının, estetik ameliyatlara ait aldığı kararlar doğrultusunda, estetik yaptıranlara ve estetik cerrahlara da değerli ikazlar unsur madde şu biçimde sıralanıyor:
“Estetik ameliyatın, düzgün ve salim olan fıtratı bozmak kastıyla yapılmamış olması,
Ameliyatın yapılmasında, bir fayda sağlama yahut mevcut bir ziyanı giderme ihtimalinin yüksek olması,
Tedavi hedefli yapılmış olması,
Ameliyatın bir hile yahut aldatma emeliyle ya da karşı cinse benzeme kastıyla yapılmamış olması kaideleriyle caizdir.”
Cumhuriyet
