Emre Belözoğlu, müsabakalarda düdük çalan hakemlere güvenmek istediğini, kusur ile kasıt ortasındaki farkı ise görebildiklerini lisana getirdi.
Fenerbahçe Sportif Yöneticisi Emre Belözoğlu, Göztepe maçının hazırlıklarının sürdüğü Samandıra’da basın mensupları ile bir ortaya geldi. Belözoğlu, bu vakte kadar hakemlerle ilgili konuşmadığını lakin Hüseyin Göçek ve misyon alan bütün hakemlere güvenmek istediğini söyledi. Lige hiçbir kadronun hakkının yenmemesi gerektiğini lisana getiren Emre Belözoğlu, hakem atamaları yapılırken de MHK ve ilgili bireylerin daha farklı parametrelerle kıymetlendirme yapmaları gerektiğini söyledi.
Belözoğlu, yabancı hakeme de sıcak bakmadığını belirterek, teknolojinin geliştiğini futbola ve hakemlere takviyelerin artmasından ötürü daha ince eleyip sık dokunması gerektiğini vurguladı.
Emre Belözoğlu, VAR’ın da işleyişinin Türkiye’de yetersiz olduğunu söyleyerek, ‘’ Gol, taç, ofsayt çizgisi sistemimiz de çok daha geride’’ dedi.
Önceliklerinin Fenerbahçe’nin başarısına hizmet edecek oyuncular olduğunu da kaydeden Emre Belözoğlu, “Fenerbahçe’nin muvaffakiyetinde katkısı olması, şampiyonluklarda katkısının olması daha sonra da yapabiliyorsak Avrupa’ya satmak Vedat’ta olduğu üzere. Jailson’da olduğu üzere o daha farklı bir strateji oldu, Elif’te olduğu gibi” diye konuştu.
Fenerbahçe Sportif Yöneticisi Emre Belözoğlu’nun açıklamaları şu biçimde:
“ADALET DEDİĞİN ŞEY TEK TARAFLI İŞLİYORSA SİSTEMİ DİREKT GÜVENİLMEZ KILIYOR”
Doğal kazandığı halde konuşma isteğinin devam etmesi, kazandığı maça karşın hala hakemin konuşulması bir strateji ve herkes bunu uygulamak istiyor. Ben bunu yanlışsız bulmuyorum. Alışılmış ki canın yandığında, yanlış kararlarda bunu lisana getirmek gerekiyor. Sonuçta herkesin ortaya bir uğraş koyduğu, maddi manevi emekler verdiği bir sistemde her ekibin hedefi, beklentisi düzgün işleyen bir sistemde yarışmaktır. Adalet dediğin şey de o. Adalet dediğin şey tek taraflı işliyorsa o aslında sistemi direkt güvenilmez kılıyor. Kazansan da kaybetsen de hakem odaklı konuşmak belirli ki bir strateji lakin bu samimi değil. Ben dönem başında da lisana getirdiğim noktadayım; “hata ile kasıt ortasındaki farkı görebiliyoruz.” Şu an kasıtlı olarak yapılan şeyleri net bir halde görebiliyoruz artık. Bu işin kolay bir iş olmadığını, bu mesleğin ve sorumluluğun kolay olmadığını düşünüyorum. Milyonları ilgilendiren hakem atamaları konusunda çok daha üzerine düşünülmüş adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum.
“HÜSEYİN GÖÇEK DAHİL BÜTÜN HAKEMLERE GÜVENMEK İSTİYORUM”
Hüseyin Göçek şayet bizim maçımıza geliyorsa; ki ben onun 4. hakemliğinden mutlu değildim derbide. Zira saha kenarında çizginin tam üzerinde maç boyunca ortaya konan hal ve hareketlere karşı hiçbir şey yapmadı, saha kenarında hakemlere baskı kurmaya çalışan beş kişiyi bir defa bile oturtamadı, herkes maçı ayakta izledi ve hakem bunu büsbütün görmezden geldi.
Lakin buna karşın şunu da söylemeyi istemiyorum: ‘Neden maçımıza Hüseyin Göçek atandı?’ demek istemiyorum. Zira ben Hüseyin Göçek’e güvenmek istiyorum. Hüseyin Göçek dahil bütün hakemlere güvenmek istiyorum. Kim geliyorsa futbola, futbolun kıymetlerine hizmet edecek; işini sahanın içinde yapsın biz bundan yanayız. Hüseyin Göçek özelinde aklıma en yakın bu geldiği için bunu söyledim. Esasen hakemlere dair topluluğumuz her şeyi adeta kayıt tutuyor üzere; isim isim maç maç şu hakemle şu kadar maçı kaybetmişiz, bunu bu türlü yapmışız, … diye bizim önümüze getiriyor esasen bütün doneleri. Ayrıyeten biz kulüp olarak da hangi hakem ne yapmıştı, yalnızca bizim maçlarımızda genel manada neler yapmışlardı bunu tek tek tutuyoruz, her şeyi biliyoruz. Lakin ben bunu kullanma kaygısında değilim. Bizim en büyük talebimiz ve isteğimiz sisteme güvenmek, adaletli olduğuna inanmak ve Hüseyin Göçek dahil bütün hakemlere güvenmek…
“FENERBAHÇE’NİN HAKKINI KORUMAK İÇİN EN BÜYÜK ÇABAYI VERECEĞİZ”
Neden zira güçlü süreçler başlıyor herkes için. Sportmenler için teknik adamlar için yöneticiler için ve tabi ki hakemler için. Ligin artık sonuna yanlışsız geliniyor. Lütfen kimsenin hakkı yenmesin, emek dışında sonuca hiçbir şey tesir etmesin. Burada Fenerbahçe’nin hakkını korumak bizim en büyük misyonumuz ve bunun için en büyük çabayı vereceğiz. Lakin hakemlerin Beşiktaş derbisi öncesinde olduğu üzere gerçek olmayan tezlerle gündeme getirilmesi, Galatasaray maçı öncesinde gündeme getirilmesi, baskı altına alınmaya çalışılması, taraflı idareye mecbur kılınması gerçek değil diyorum. O vakit da birebir şeyi savunuyordum şu anda da birebir şeyi savunuyorum.
“GÖZÜMÜZE DE PARMAĞIN SOKULMASINA DA MÜSAADE ETMEYİZ”
Yanlışsız olmayan bu atakların karşılığı alındı mı? Derseniz; evet, onlar tarafından alındı. Fakat kıymetli olan şu, biz bunu yapmayan bir topluluk olarak bizim de bunu yapmamız mı isteniyor? Biz de bu yolu mu izleyelim isteniyor? Hakemi tesir altına al, kazansan da konuş kaybetsen de konuş, maçtan evvel konuş, baskı kur, … durumuna prim veriliyorsa, bu sistem çalışıyor ve bunu yapanlar sonuç alıyorsa ki aldıklarını gördük ve buna bir tedbir alınmadığını da gördük, o vakit demek ki herkes bunu yapabilir. Bu hakikat değil. Spor yöneticiliği bence fotoğrafa daha büyük bakmaktır. Kulübünün, ekibinin çıkarlarını gözetmektir, kulübümüzün menfaatlerini gözetmektir ancak bu noktada haksızca atılımlar yapılmasına, gözümüze de parmağın sokulmasına da müsaade etmeyiz. Bunu yaparlarsa biz de kendimizce her kadronun yaptığı üzere stratejik davranmak zorunda kalacağız. Ortam gerilecek. Kim beslenecek bundan? Biz tansiyon yaratmak, manipülatif ortamdan beslenmek isteyen taraf değiliz. Hüseyin Göçek’in maça gelip hakkaniyetli yöneteceğine inanıyorum. Zorbay Küçük isimli hakem, Trabzon’da kırmızı kartı vermedi, tüm futbol gündeminin konusu oldu. Buna karşılık bir hafta sonra çok kıymetli bir maça atanıyor. Bunları sorgulamak, takip etmek, konuşmak bizim vazifemiz mi olmalı bizim vazifemiz olmamalı mı? Ligin en kritik haftalarında atamalar yapılırken daha farklı parametreleri, kuralları ve pahaları olmalı MHK’nın yahut vazifeli şahısların. Bu çok önemli bir sorumluluktur. Soru işareti ile başladığın vakit bu işe o vakit gerisini doldurabilecek her şeyi hazırlıyorsun aslında potansiyel olarak. Yanılgı da yapsa, hakikat da yönetmeye çalışsa, her ne olursa olsun biraz daha kendi hakemlerini koruyacak adımlar atılmalı MHK tarafından. Sonuçta Türk futbol ailesi olarak, hakemler de bizim hakemleriniz sonuçta, biz bu türlü hakemleri dışlayacak siyaset izlemeyiz o denli bir kaygımız de yok. Ancak kendi hakemlerini koruyacak sistemin çok daha ayrıntıcı, çok daha fazla ince eleyip sık dokuyarak bu atamaları yapmak lazım. Yabancı hakem konusu gündemde örneğin; istemiyoruz biz yabancı hakem falan. Sen hakemlerle birlikte tüm sistemi düzgün bir düzeye çekmek ismine gerekenleri yaparsan, adaleti sağlarsan elbirliği ile gereken düzeye gelirsin.
“HAKEMLER ÜZERİNDEN ALGIYI BIRAKACAK HERKES”
“FENERBAHÇE’NİN HAKKINI YEDİRMEYİZ”
Topluluktan daima yansılar de alıyoruz lakin biz bunu göğsümüzde yumuşatacağız. Fenerbahçe taraftarı bizim niyetimizi biliyor, Fenerbahçe’nin hakkını yedirmeyiz. “O yüzden diyorum yanılgı ve kasıt ortasındaki farkları görüyoruz.” Gözümüze parmağı atmasınlar artık biz görebiliyoruz birtakım şeyleri ve hakkımızı da yedirmeyiz. Hakkaniyetli gidecek, hak eden kazanacak. Son düzlüğe gelindi mi ona o denli buna bu türlü, bunun lobisi bunun kulisine nazaran değil, herkes hak ettiğini yaşayacak. Bu kadar teknoloji gelişti, bu ülkede futbola bu kadar ilgi var ve dayanak varsa her şey daha gerçek yapılabilir. Hakemler daha yanlışsız, düzgün ve soru işareti olmadan atanabilir, bu tip kritik adımlar daha ince eleyip sık dokunarak yapılabilir.
Nihat Özdemir’in en iyi VAR sistemi bizde açıklamasına dair soru üzerine: Türkiye Futbol Federasyonu’nun başındaki kişi Nihat lider, beni de yöneticiliğimi yaptı. Geçen sene A Ulusal Grup kaptanıydım, çok hoş günlerimiz geçti bir arada. O misyonun başında olduğu için tabi ki korumak ismine, kıymetli göstermek ismine açıklamalar yapacaklardır. Olması da gerekir kurumunu korumak ismine. Ancak VAR’ın işleyişi benim gözümde kâfi değil. Çizgi sistemi Türkiye’de düğer büyük liglere nazaran çok geride, gerçekçi olmamız lazım. Gol, taç, ofsayt çizgisi sistemimiz ne yazık ki çok geride. Bunu görüp, farkında olup gereken adımları atarsak işte sistemi o vakit daha hakikat korumuş oluruz.
“VAR ADIMLARINDAN EN FAZLA MAĞDUR OLAN EKİP FENERBAHÇE”
Şu an ligimizde üç grup puansal manada birbiriyle tıpkı noktada. Sanıyorum en son 28 yıl evvel bu türlü bir durum olmuş. Biz Fenerbahçe olarak puan tablosu manasında herkes kadar şanslıyız. Öbür kadrolara nazaran daha iyi, derinliği olan bir takımımız var bence. Fakat daha dönem başlamadan Fenerbahçe odaklı algılar devreye sokuldu. Evvel Fenerbahçe kesin şampiyon dendi, daha lig başlamadan şampiyon ilan edildi ekibimiz. Biz buna dair gerçekleri vurgulayıp bu algıyı bertaraf ettikten sonra bu defa bir öbür algıyı devreye soktular; hakemler Fenerbahçe merkezli dizayn edilecek algısı yaptılar. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki; bunların tümü birer tuzak ve bu algılara karşın hakemlerden, kararlardan, ofsayt çizgilerinden, VAR adımlarından en fazla mağdur olan grup Fenerbahçe. Biz her şeye karşın grubumuza inanıyor ve güveniyoruz; birinci gün ne söylüyorsak onu söylüyoruz. Birinci açıklamalarımdan bu vakte kadar baktığınıza çok farklı bir şey görmüyorsunuz, inandıklarımı söylüyorum.
“FENERBAHÇE MEVCUT TAKIMI İLE DÖNEM SONUNDA KUPAYI KALDIRABİLECEK TAKIM”
Ben herkesin eşit bahtı olduğunu düşünüyorum, Fenerbahçe’nin mevcut takımı ile şampiyonluğu sonuna kadar kovalayacağını ve sonunda Allah’ın müsaadesi ile kupayı kaldırabilecek kadro olduğunu düşünüyorum. Bunu için de uğraş edeceğiz.
Bütçesel manada her sene biraz daha daralıp, genç ve potansiyeli olan oyuncuları gruba kazandırıp, yarın bir gün Avrupa’ya satabileceğimiz halde onların gelişimlerini sağlayıp bu formda bir sistem kurma odağındayız. Hem Türkiye’de hem de UEFA’da finansal manada kulüplerin sorumlulukları var. İnşallah bu sene Şampiyonlar Ligi’ne katılma sürecinde bu sefer UEFA’nın da kendi içinde bir sorgulaması olacak. Ne kadar oyuncu sattın, hangi oyuncuları aldın, bu oyuncuları alırken hangilerini gönderdin üzere sorgulara da muhatap olunacağı için Fenerbahçe’nin kendi içindeki genç oyuncuları kıymetlendirecek projelerle stratejik davranması gerekiyor. Natürel ki bizim önceliğimiz Fenerbahçe’nin başarısına hizmet edecek oyuncuları kulübe kazandırmak. Fenerbahçe’de başarılı olamayıp kendisini ispatlayamayan oyuncuyu bu pazara sunamazsın gerçekçi olmak lazım. Bizim emelimiz evvel Fenerbahçe’de başarılı olması, Fenerbahçe’nin muvaffakiyetinde katkısı olması, şampiyonluklarda katkısının olması daha sonra da yapabiliyorsak Avrupa’ya satmak Vedat Muriqi üzere Jailson’da olduğu üzere Eljif’de olduğu üzere. Türk kulüpleri olarak bunu yapmak zorundayız. Zira futbol ekonomimiz doğrultusunda ülkemizde şu anda geçmişe kıyasla büyük ekiplerin bütçeleri çok geride ve daha da geride olması gerekiyor. Her kadro artık daha kısıtlamaya girmek zorunda…
Cumhuriyet
