Tarsus Anadolu’nun en eski kentlerinden biridir. Tarsus’u yansıtan pek çok özellikten söz edilebilir. Hiç kuşkusuz bunların başında Tarsus’un antikçağda bir felsefe kenti olması gelir. Tarsus antikçağda sahip olduğu felsefe mektepleri ve buralarda yetişen filozoflarıyla ünlüdür. Matematikçi ve gökbilimci Aratos, stoa felsefesinin Zenon’dan sonraki kurucusu Khrisippos ve Roma İmparatoru Agustus’un öğretmeni Athenedoros en bilinen Tarsuslu filozoflardır.
Binaenaleyh, Tarsus’ta siyasetin de izleri, Gezgin Strabon’un aktarımına göre, Tarsus Belediye Lideri Boethos, zeytinyağı alımında yolsuzluğa bulaştığı için İmparator Agustus, Boethos’u görevden alır ve öğretmeni Tarsuslu filozof Athenedoros’a “Tarsus Kentini siz yönetin’ talimatı verir.
ÜNİVERSİTE TARAFINDAN YÖNETİLEN BIRINCI KENT
Buradan da anlaşıldığı üzere Tarsus, tarihte bir kentin üniversite tarafından yönetildiğine birinci örnektir. Kente dair; siyaset, mahallî yönetim ve yolsuzluk üçgeninde birinci örneklerin, zeytinyağı işinde yaptığı yolsuzluklarla anılan Boethos’tan filozof Athenedoros’a uzanan serüvenle başladığı bilinir…
Türkiye’nin en büyük vilayetçelerinden biri olan Tarsus, özellikle 19. yüzyılda pamuk ekimiyle başlayan ve sanayileşme isimımlarının atıldığı ve yörede tarımdaki yeni pratiklerle ekonomik ve toplumsal açıdan gelişmiş bir kent modeli olmuştur.
TARSUS’TA SİYASET
Cumhuriyet dönemi sonrasında ise Tarsus’un her açıdan dinamik bir kent olduğunu görürüz.
Kentin Toplumsal ve kültürel açıdan da canlı bu kentin yetiştirdiği Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, Ümit Yaşar Oğuzcan, Haşmet Zeybek üzere çok değerli aydınlardan söz edilebilir.
Bugün, Tarsus’ta da siyaset, geçmişte ve bugün memleketin her noktasında olduğu üzere çıkarlar ve buna bağlı alakalar etrafında şekilleniyor. Ancak baştan söylemek ve bugün, buna neden olabilecek ölçüde belirtmek gerekirse, mevcut partilerin birçoğunun gerçek mealde bir halk siyaseti ya da halktan yana bir siyaset yapmadığının da altını çizmek gerekir.
Yukarıda anılan durum Tarsus’ta da pek farklı değildi haliyle. Tarsus’ta da özellikle parlamentodaki siyasi partilerin çoğunluğu ve her alanda olduğu üzere halkı siyasete bulaştırmadan ve “halk” ismine siyasetin yürütüldüğü tez edilen bir atmosfer yaşanmaktaydı.
Tarsus, kapanan fabrikalar, artan işsizlik, yoksulluk üzere pek çok başlıkla birlikte anıldığında kentin yalnızca ekonomik değil, toplumsal ve kültürel açıdan da arkaya gittiğini saptamak mümkün. Dahası Tarsus, gericileşmeye başlamış bir kent görüntüsü vermekteydi.
SİYASİ FELSEFEYİ TOPLULUKÇU BİR BAKIŞ AÇISI BELİRLER
Bir dönem “aydınlığın kenti” olan Tarsus, çeyrek asırlık bir dönemde ise iktisat, sanat, felsefe ve toplumsallaşmadan uzak bir kent olmakla yüz yüze geldi ve sadece “siyasetle” baş başa bırakıldı…
İşte bu dönemde Tarsus’ta prensipsiz, ancakçsız, amaçsız ve halktan kopuk siyasetin konuşulmaya başlandığı dönemin de temelleri atılmış oldu. Mevcut irade iktisat, sanat, felsefe ve toplumsallaşma tercihini; tıpkı Boethos’un tercih ettiği üzere “iktisat üzerine temellendirilmiş siyaset”e bırakmış ve kentin ana damarlarını keserek kenti nefessiz bırakmış oldu.
Tarsus farklı etnik yapıların bir arada bulunduğu kozmopolit bir yapıya sahiptir. Bu yüzden, belediyecilik ve halka hizmet götürme anlayışında hassasiyet oldukça önemlidir. Kent yurttaşlarına eşit hizmet sunulması, temel belediyecilik hizmetlerinin akıllıca biçimde ve devranında yapılması ile kültürel gelişmenin önceliği de önemlidir.
TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL BELEDİYECİLİK
Günümüz kentlerinde belediyeler sıradan görevlerini yapıp, bunun da ötesinde toplumsal ve kültürel hizmet ürettiğinde gerçek mealde belediyecilik yapmış olurlar. Yani kentin fiziki altyapısından kültürel altyapıyı onarma çabasına geçtiklerinde ve müspet sonuçlar almaya başladıklarında gerçek bir belediye olmuş olurlar.
Kıymetli olan, siyaseten; belediyecilik algısını toplulukçu bir bakış açısıyla kurmak ve Tarsus’u çeyrek yüzyıl öncesinden başlayarak yeni nesil belediyeciliğin imkanlarıyla geleceğe taşımaktır.
Duru siyaset, prensipli, tutarlı ve aydın beşerlerle yapılacağı üzere, Tarsus’ta siyaseti de “zeytinyağı yolsuzluğu”ndan; bilimin, sanatın, felsefenin, iktisat ve siyasetin “yeniden” konuşulduğu bir aydınlanma mevsimine yelken açarak taşımak, bizlerin asli görevi olacaktır.
Böylece, bilime, sanata, şiire ve felsefeye, iktisat ve siyasete zeytin kolu taşıyan kuşların Tarsus semalarında kanat çırptığını müjdelemek, geleceğin kapılarının arkasına kadar inançla açıldığını hissettirecektir.
DR. HALUK BOZDOĞAN
TARSUS BELEDİYE LIDERI
Cumhuriyet