Tutuklu gazeteci Yıldız’ın dostları, 9 Kasım 2020 Pazartesi günü 09.30’da Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesindeki birinci duruşması öncesinde, açıklama yaparak Yıldız’ın hür bırakılması davetini yinelediler. Yıldız’ın meslektaşları ayrıyeten Gazeteciler twitter’da ise kısa bir görüntü ile #MüyesserYıldızaÖzgürlük etiketli paylaşım yaparak duruşmaya iştirak davetinde bulundular.
MÜYESSER YILDIZ MEKTUP YAZDI
Müyesser Yıldız, kendisi için bir ortaya gelenlere ve arkadaşlarına mektup göndererek pazartesi günü başlayacak dava için, “Hakkımdaki kelamda davaya ait söyleyeceğim bir şey yok. Pazartesi günü takke düşüp, kel görünecek. Sizler zati birinci günden biliyordunuz; artık nasıl bir tezgâhla içeri atıldığımı cümle alem öğrenecek. ‘Bir beklentin var mı?’ diye sorarsanız; kendi hak ve hukukunu koruyamayan bir yargıdan, ne beklentim olabilir ki?!.. Hele de böylesi bir intikam davasından…” değerlendirmesini yaptı.
PAZARTESİ TAKKE DÜŞÜP KEL GÖRÜNECEK
Müyesser Yıldız’ın mektubu şöyle:
“Değerli dostlar,
Güç koşullarda ve sıkıntı günlerde gerçekleştirdiğiniz bir piknikte daha birlikteyiz.
Acımız var. Gözbebeğimiz İzmir’imizdeki sarsıntı hepimizi yıktı. Yüzlerce canımızı kaybettik. Hala enkaz altında olanlar var, yaralılar var. Bir yanda onlar için ağlıyor, öte yanda minicik Elif’in, İdil’in, Ayda’nın direnişi ile umutlanıp, sevinç gözyaşları döküyoruz.
Hepimiz biliyoruz ki yaşanan bu acıların sebebi; sorumlu mevkidekilerin umursamazlığı, ülkemizde vefatın hak, yaşamanın mucize sayılmasının kanıksanması, insanlarımızı bile bile, nazaran göre Azrail’in insafına bırakanlardan hesap sorulmaması… Yani yeniden hukuksuzluk, yeniden haksızlık…
Ve maalesef, yeniden biliyoruz ki bu acı da kısa bir mühlet sonra unutulacak, eski tas eski hamam devam edecek.
Kendi güvenliği mazeretiyle beni tutuklayabilen devlet, keşke insanlarımızın can güvenliğini de azıcık düşünse ve önemsese!..
Bir düşünür demiş ki; “Bizim sıkıntımız, sivil itaatsizlik değil. Bizim meselemiz sivil itaat. Bizim meselemiz; fakirlikle açlık, aptallık, savaş ve acımasızlık dünyayı altüst ederken, itaat eden beşerler. Bizim meselemiz; hapishaneler küçük hırsızlıklar yapanlarla doluyken, temel hırsızların ülkenin başında olması.”
Ancak sizler bu küçük, ama manalı piknikle haksızlığı, hukuksuzluğu kanıksamadığınızı, ona itaat etmeyeceğinizi ortaya koyup Elif, İdil, Ayda oluyor, şu endişe ikliminde cüreti ve vicdanı ayakta tutuyorsunuz.
Hakkımdaki kelamda davaya ait söyleyeceğim bir şey yok. Pazartesi günü takke düşüp, kel görünecek. Sizler esasen birinci günden biliyordunuz; artık nasıl bir tezgâhla içeri atıldığımı cümle alem öğrenecek.
“Bir beklentin var mı?” diye sorarsanız; kendi hak ve hukukunu koruyamayan bir yargıdan, ne beklentim olabilir ki?!.. Hele de böylesi bir intikam davasından…
Türkistanlı bir şairimizin şu dizelerindeki üzere:
Kim anarşist
Ben anarşist
Sen anarşist
Değil dostum, değil
Ne ben anarşist
Ne sen anarşist
O halde kim anarşist?
Beni de seni de
Yani ikimizi de anarşist edenler anarşist.
Hoş, yiğit, vatansever İzmir’imize geçmiş olsun dileklerimle, hepinizi sevgi, hürmet ve minnetle kucaklıyorum.
Müyesser Yıldız
Sincan Bayan Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
G4 Blok”
Cumhuriyet
