Bu sene kış fena! Soğuktan değil, o esasen bilinen şey, demek istediğim epey kederin ortasında kış felaketleri de artıyor. Dağ sporlarına, tabiat seyahatlerine isteğin her vakit yoğunlukta olduğu bilhassa Alberta ve İngiliz Kolombiyası-BC eyaletlerinde arama kurtarma faaliyetleri bu yıl geçen seneye nazaran yüzde 32 artış göstermiştir. Her kış kar motosikleti, kayak kazaları, çığ düşmesi, üzerinde balık avlayacağız diye buzlu suya düşmek üzere talihsizliğe Kanada Araştırma ve Kurtarma Takımlar Birliği’nden karşılık geldi: COVID.
Zati artık her şeyin günah keçisi salgına bağlanıyor. Kış kazaları da virüs yüzündendir. Çünkü konuta kapanıp bunalan insan kendini tabiata atmak istiyor; mademki toplumsal ilinti kuramıyorum, ben de masraf kurda kuşa seslenirim diyor. Kanada Kızılhaç’ı buz üzerinde gezintiye çıkacaklara, “Aman dikkat! Kalınlık en az 15 santim olmalı, kar motosikletiyle göl üzerinde hava atacaksanız 25 cm’den az olmasın” diyor. Kimse, “Aman evladım, ne işin var senin buz tutmuş gölde!” diye sormuyor. Üstelik buz kalınlığını nasıl ölçeceksin? Tabanı görünmez sularda dolaşmamalı! Buzlu gölleri geçtik, dağlarda, vadilerde yırtıcı hayvanlar da var. Bu ne cesaret! Ancak dedik ya, bütün kabahat Covid’de!
446 odalı otelde bir başına!..
BC ve Alberta’daki Rocky dağlarının harika görünümlü otelleri de kapansın mı, açılsın mı belirsizliğindedir. Boz ayılara karşın dağ yürüyüşüne çıkan maceraperestler lüks otel müşterisi değil, onlar çadır kurup ateş yakmak hevesinde. Bu yüzden otellerde in cin top oynuyor. Gel gelelim, bu boş otellerden birisine geçen hafta piyango vurdu. 1200 rakım yükseklikteki Jasper tatil bölgesinde, 446 odalı bir oteli ismi açıklanmayan bir varlıklı, parasını peşin peşin ödeyip 9 haftalığına kapattı. Tek başına gelip kalacak; çalışanlar hariç kimseyi görmek istemiyor. Zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış!
Buz tutmuş haberlerin gerisi arkası kesilmiyor. Bunlardan bir tanesi epeyi kuzeyden, Husky köpeklerinin çektiği kızakla buzda yol alsanız, Kuzey Kutbu’na yakın, yerli halkın yaşadığı Yukon Özerk Bölgesi’nden geldi. Kışları ılıman iklim geçiren Vancouver’dan 2 bin 500 km. uzaktaki Yukon’un Whitehorse kentine gidip aşı olduktan sonra geri dönmüş güçlü işadamı ve karısına ilişkin haberdi bu. Yukon yılın bu vakitlerinde gidilecek yer değil, kar-tipi fırtınasından uçak bile bazen işlemiyor. Ancak Rodney ve Ekaterine Baker çifti, sıhhat hizmetleri kısmen yetersiz olduğu için Covid aşısı en erken dağıtılmış Yukon’daki şifaya göz dikip, üşenmeden oraya kadar gitmiştir. İki evreli yapılan Pfizer aşısının birincisini, sonra 15 gün bekleyip ikinci iğneyi de olduktan sonra meskenlerine dönerler. Devlet ne güne duruyor; her şeyi bilir, takip eder: Durum ortaya çıkınca savcılık 500 dolar para ve en az 6 ay mahpus cezasıyla dava açtı. Yaşamak korkusu hele bir ağır basmaya görsün, insan bu, her şeyi yapar!
Boru sınırı tartışması
Olağan Trudeau’nun başındaki sıkıntılar bu kadar değil… ABD’nin yeni lideri Biden’ın, Alberta’dan başlayıp Teksas’a kadar inecek olan Keystone XL boru çizgisi projesini hem çevreciler ismine hem bu çizginin üstünden geçtiği topraklarda yerlilerinin haklarını korumak üzere iptal ettiğini hatırlatmak, sıkıntıların en büyüğünü göstermeye kâfi. Açılsaydı günde 800 bin varil ham petrolün akıtılacağı, en az 1500 Kanadalı personelin ekmek yiyeceği, toplam maliyeti 8-10 milyar dolar ortasında iddia edilen proje birden askıya alındı.
Sol-liberal çizgideki Trudeau’nun açmazı büyük, ABD’ye baş tutamıyor ve Alberta Valisi olan sağcı Jason Kenney ise veryansın edip duruyor. Boru sınırı için eyalet bütçesinin büyücek kısmını bu işe harcayan Kenney, konuttaki hesap çarşıya uymadığı için artık hem kabahatli hem de yaygara çıkarıp mahalleyi susta tutuyor.
Mademki proje iptal oldu, federal bütçeden daha çok para bize gelsin diye ısrarcı… Daha geçenlerde, Kanada’dan ayrılıp ABD eyaleti olmak istiyoruz diyen Alberta’nın başı karışık, şaşkın Trumpçı ve natürel çok sağcıları da bu defa Amerika’ya ambargo uygulayalım demez mi? Ambargo uygulansın mı, uygulanırsa bunun esamisi okunur mu; bilinmez şey!
Bu güldürü bana, Pembe Panter sinemalarının unutulmaz karakteri Müfettiş Clouseau namıyla meşhur Peter Sellers’in başrolündeki öbür bir sineması anımsatıyor: Kükreyen Fare. İsviçre Alpleri’nde ortaçağ hayatı yaşayan bir küçük krallık, 20. yüzyılda Amerika’ya savaş ilan ediyor, akabinde okçu piyadelerini kiralık bir gemiyle Atlantik üzerinden ABD’ye saldırmak üzere gönderiyor. Güldürü bu! Sellers’ın komutasında küçük okçu birliği, o sırada tatbikat nedeniyle New York’taki sokağa çıkma yasağından yararlanıp kenti ve ABD’yi ele geçiriyor. “Film milim”, lakin biz oldu gözüyle bakıyoruz.
Olmaz demeyin, gün gelir o da olur!
[email protected]
Cumhuriyet
