HDP Küme Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TBMM’de bir küme gazeteci ile bir ortaya gelerek, gündeme ait değerlendirmelerde bulundu. Pazartesi günü başlayacak ve ortalarında Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 108 sanıklı ‘Kobani Davası’na ait konuşan Beştaş, şunları söyledi:
“SIRRI SÜREYYA LİDER, O DEVİR BÜTÜN GÜN EFKAN ALA VE YALÇIN AKDOĞAN’LA”
HDP’nin olayların yaşandığı periyotta itham edilmediğini söyleyen Beştaş, daha sonra başlayan tenkit ve suçlamalar için ise şöyle konuştu: “IŞİD orada yüzbinlerce insanı katledecek kademede hazırlanmış. O devir Demirtaş, Davutoğlu ile görüşüyor. Tedbir alınmıyor. Demokratik protestolar yapılıyor. Acil gelişmeler üzerine bir tweet paylaşılıyor. Protestolar, bu tweet ile başlamıyor. Muş’ta Hakan Büksür öldürülüyor. Erdoğan, ‘Kobani düştü düşecek’ diye açıklama yapıyor. Ondan sonra öfke büyüyor, istemediğimiz vefatlar, yaralanmalar oluyor. İktidar, İmralı’ya bir heyet gönderiyor, sağduyu daveti için bildiri isteniyor. Sırrı Süreyya Başkan, tahlil süreci ile ilgili o periyot bütün gününü Efkan Ala ve Yalçın Akdoğan’ın odasında geçiriyor. Bu bildirisi Öcalan’dan alıp Sırrı Süreyya’ya veriyorlar, o da Selahattin Demirtaş’a ulaştırıyor. Sonra olaylar, peyderpey duruluyor. İktidarla asla bir iletişimsizlik yok. O periyotta bize karşı bir suçlama yok. AKP’ye yönelen öfkeye karşı ‘Kürtlerin de devletiyiz’ üzere sayısız açıklama var. En kıymetlisi Dolmabahçe Mutabakatı imzalanıyor. Bugün ile o gün ortasında uçurum var. Sonra mart ayında Erdoğan konuşuyor, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımıyorum, Kürt sorunu yoktur, sıkıntılı Kürtler vardır’ üzere açıklamalar eşliğinde aşikâr ki karar veriliyor ve tırnak içinde HDP’ye vurulmaya başlanıyor.”
“BUNLARIN TÜMÜ ORGANİZE İŞLER”
CHP’nin MYK üyesi olan milletvekilleri hakkında düzenlenen fezlekeler için Beştaş, “Bizimki de o denli başlamıştı. Evvel ‘suç işlemeye tahrik’ diye başladı, TCK 302’ye (Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar) kadar geldi. Bunların tümü organize işler, ‘öylesine bu adımı atalım’ değil” dedi. Beştaş, “CHP’nin gidişatını da sizin üzere mi görüyorsunuz?” sorusuna ise, “Görünüyor aslında, yapıyorlar. Yapılmayan bir şey yok” karşılığı verdi.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin ‘HDP’nin kapatılması’ daveti yapmasına karşılık Beştaş, “Kobani iddianamesinin detayları ile yapıyor. Kobani iddianamesi ile kapatma davası birebir organize işlerin modülü esasen. Birbirinden bağımsız değil. Bu davayı açtıran akıl, ‘bu dava ile kapatma davasını da açtırayım, HDP’den kurtulayım, siyaset dışına iteyim’ problemini birlikte düşünüyor” dedi. Beştaş, “Bunu yapmalarının en kıymetli sebebi, HDP ile başka muhalefet güçlerini dağıtmak, yan yana duruşlarını engellemek, dayanışmalara karşı barikat kurmak. Benim kelamını ettiğim bir seçim ittifakı değil, bir uğraş birlikteliği” dedi.
“O İDDİANAME BİR DAHA GELMEMELİ. BENCE GELMEYECEK”
Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılması talebiyle hazırlanan iddianameyi iade etmesinin akabinde yeni bir teşebbüs bekleyip beklemediklerine yönelik soruya Beştaş, “Tamamen siyasi atmosfere bağlı. Hukukla ilgisi yok. O iddianameden bir hukuk metni çıkaramazlar, çok güç. İsterse teknik olarak yazıp gönderir ancak ortada bulacak bir şey yok. Bizi dinlemeliler, o iddianame bir daha gelmemeli. Bence gelmeyecek. Ben söylemiştim bir ‘ödül verdiler’ diye. Kongreye armağan. Kongre bitti” diyerek davanın MHP Büyük Kurultayı’ndan bir gün evvel açıldığını hatırlattı.
“BİZ KENDİMİZİ ÖLDÜRMÜŞ OLUYORUZ”
Beştaş, 6–8 Ekim 2014’te yaşanan ölümlerden HDP’lilerin sorumlu tutulmasıyla ilgili ise, “HDP’nin hata ve hata fiilleri ile hiçbir ilgisi yoktur, olamaz. Kriminal bir lisanı ortaya çıkaramazsınız. Bu tıpkı kayyım sıkıntısındaki üzere belediye liderlerinin örgüte para aktardığını söylerler, ancak dava evrakında tek satır kanıt bulamazlar, zira yoktur. Artık Kobani’de vefat üzerine propaganda. Öldürülenlerin ailelerini aramamışlar, savcılıklar soruşturma yapmamış. Bu 43 insanın nerede, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü soruşturmayan bir iktidar var. Yasin Börü davası üzerinden gittiler. Faili bulunsun, kimsenin vefatına alkış tutacak halimiz yok lakin başkalarının de faili bulunsun. Vefatları araştırmayan akıl artık bize ölümlerin hesabını soruyor. Bizim tespitlerimize nazaran 27’si direkt HDP’li. HDP’li kimliği olmayıp bu protestolarda bulunanlar var. IŞİD’e karşı sokağa çıkan beşerler. HDP’liler öldürülmüş. Biz kendimizi öldürmüş oluyoruz” sözlerini kullandı.
Vefatları, 90’lı yılların faili meçhul vefatlarına benzeten Beştaş, “Faili meçhul fakat aslında faili meçhul değil. Görgü şahitleri var, fakat tutuklanmıyorlardı. Burada da o denli bir tablo vardı” dedi.
Cumhuriyet
