İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreterliği görevini yaklaşık 1 yıldır sürdüren Yavuz Erkut, yaş haddinden emekliliğe ayrılmasının ardından İmamoğlu’ndan tartışma yaratan bir atama geldi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erkut’tan boşalan göreve Can Akın Çağlar’ı atanmasına kamuoyunda tepkilere neden oldu. 8 yıl genel müdürlük yaptığı Ziraat Bankası’nda verdiği bazı krediler nedeniyle CHP’li Aykut Erdoğdu’nun yolsuzlukla suçladığı Çağlar, bugün İmamoğlu ile birlikte gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
“İBB Genel Sekreter Devir Teslim Töreni”nin konuşan İmamoğlu, “Kamu yöneticisi olabilir; ama bir partinin mensubu olmadığını biliyorum” sözleriyle atamayı savundu.
İmamoğlu, İBB’deki tartışmalı atamaya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
Eleştiri olacak. Tahmin ediyorum kademesine göre hiçbir arkadaşım eleştirisiz göreve başlamadı. Buna Yavuz Bey de birçok insan da dahil. Aynen beni, aday yapıldığımda eleştirenler gibi. Böyle bir süreçtir, değişmez. Hiçbir insanın hesap veremeyeceği konu yoksa, hepsinin hesabını verebiliyorsa bizim için muteberdir. Özellikle kul hakkı, yolsuzluk, hukuksuzluk üzerine… Bu manada eleştiriler olacak. Tanımadan eleştiriler olacak. Bazı yanlış anlamalar olacak. Türkiye’nin özellikle son 20 yılı bu anlamda sıkıntılıdır. Ama ben, herkesle çalışmayı, herkesi kucaklamayı ve herkesin liyakatına, becerisine, inanmışlığına ve kararlılığına dönük bir hissiyatla süreci yönetmeye söz verdim; öyle yola çıktım. Bu manada yolumuzu devam ediyoruz. Can Akın Bey’le de hem sorusu geçen hem basına yansıyan konularda bana hesap veremediği hiçbir konu olmadığı için hem de o bahsettiğim liyakata, inanmışlığa, kararlılığa sahip olduğu için beraberiz. Bir kere CHP içerisinden kimler bu odada vardır diye baksak, tahmin ediyorum bu odanın en az yüzde 75’i CHP içerisinden gelen insanlar. Ama biz, partizanlık bu ülkeyi yönetsin diye seçilmedik. Ben, partiliyim ve partinin en iyi temsilcisiyim. Her partili böyle iddia eder. Ama onun ötesinde ben, bütün İstanbul’u kucaklayan ve her anlayışın içinde olduğu bir sistemi yönetmeye talibim. Kaldı ki, 86 bin çalışanı var bu kurumun. Son 1 yılda alınan insan sayısı 3 bin, 4 bin arasıdır en fazla. Geri kalanı, geçmiş dönemden kalmış insanlar. Ve ben iddia ediyorum; şu anda benimle çalışan 86 bin insanın memnuniyeti, bir önceki dönemden, şu 1 yılda bile en az 2 kat artmıştır. Ben, değişim için görevdeyim. Seçim meydanlarında da söyledim: Her partinin bana oy verdiğini de biliyorum. İktidar partisi de dahil buna. Bazı partilerin yöneticileri bile bana oy verdiğine dönük tahminlerim var. Bu manada; benim bu şehre ve insanlara bakışım böyle. Bu milletin ve bu toplumun ruh halini bozanların tam aksine; biz, terapiye, ruh halini düzeltmeye, buluşmaya ve kucaklaştırmaya geldik.
“BİR PARTİNİN MENSUBU OLMADIĞINI BİLİYORUM”
“Can Akın Çağlar Bey, bir partinin yönettiği bir dönemde kamu yöneticisi olabilir; ama bir partinin mensubu olmadığını biliyorum” diyen İmamoğlu, “Sorduğunuz soruya benim verdiğim cevap, benim bakış açımla ilgili. Evet, iktidar döneminde bürokratlık yapmış; başarılı. Hesap veremeyeceği bir husus olmadığına inandığım, o konudaki bilgileri ve belgeleri topladığım, dinlediğim bir kişi olarak aramıza katılmasından onur duydum. Yine burada, şu anki iktidar partisinin dönemine ait bürokratlık yapmış, yöneticilik yapmış insanlar benimle beraberler ve olacaklar. Bunların sayısı artacak. Çünkü, gün gelecek o sistemi de inşallah bizim anlayışımız yönetecek. O zaman biz, bütün bu partizanlığı, bu kurumların da içinden söküp atacağız. Bu kurumların içinde, barış içinde iş üretmek için, kardeş olmak için, bir arada olmak için, birlik olmak için mücadele vereceğiz. Şu an yaptığımızın tek tanımı budur” ifadesini kullandı.
CHP’lileri yadırgamadığını kaydeden İmamoğlu şöyle devam etti:
Bana olan tepkilerini de yadırgamıyorum. Eleştirilerin de hepsine verilecek cevabım var; aynen burada verdiğim gibi. Bu kadar şeffaf bir görev devir teslimi hatırlıyorsanız bana söyleyin. Bu kadar şeffaflığı ortaya koymamızın da sebebi, biz birbirimize, milletimize güveniyoruz be kardeşim ya. Evet; toplumun cadı avına dönüştürdüler, ama biz orada değiliz. O bakımdan kıymetli bir bürokrasi görevi yapmıştır. Elbette kendi iç dünyasında siyasi görüşü vardır. Ama ortaya koyduğu bir siyasi görevi olmayan, mesleğine tutkulu, iyi de başarılar elde etmiş birisiyle el sıkıştık ve yol yürüyoruz. Özeti, benim adıma bu.
“BU BENİM, GALİBA KADERİM”
Çağlar, hakkındaki iddialarla ilgili şunları kaydetti:
Bu benim, galiba kaderim. Hangi göreve başlasam, mutlaka böyle bir şey var. Yıl 2003. Ziraat Bankası’na başladım. Böyle bir talebim olmadan, kendimi Ankara’da buldum. O zaman da yine gazetelere manşetler oldu. ‘Bunlar, bu bankayı nasıl yönetecekler’ diye. BDDK’ya geçtik; orada da bir grup eleştiri oldu. Sonra işte özel sektöre tamamen yabancı bir şirkete geçtiğimde bir şeyler oldu. Herhalde bu kaderim. 35 yıldır bu piyasanın içindeyim. 35 yıl boyunca iyi günleriniz, kötü günleriniz olabiliyor. O iyilikleriniz size alkış olarak dönüyor. Buradan da inşallah o güzelliklerle ayrılırız diye umut ediyorum. Çalıştığınız her kurumla kendinizi özdeşleştirirseniz kimliğiniz çok karışık hale gelir. Dolayısıyla bize verilen görevi yaptık. Şuna çok dikkat ettim tüm çalıştığım görevlerde, özellikle de kamuda; siyasetin alanına hiç girmedik. Biz teknokrattık; teknokrat olarak tanımlanmış görevleri yaptık. Kurumlarımızı siyasetle entegre etmek gibi bir çabamız hiç olmadı. 83 milyonun emanetini taşıdık. Bunları yaparken zaman zaman eleştiriler illaki oluyor. Birkaç günden beri basına yansıyan eleştiriler de yine onlardan. Hem kamuda hem özel sektörde görev yaptığım her kurumdan ayrıldıktan sonra gece başımı yastığa rahat koydum. Bu kadar süre içinde hakkımda hiçbir soruşturma açılmadı. Yanlışlarınız da olabiliyor. Ama bu yanlışları yaparken, hukuk çerçevesinde yaptığımız zaman, bunun hesabını da son derece rahatlıkla verebiliyorsunuz. Türkiye’de denetim yapan tüm birimler tarafından incelenmiş ve hakkımızda herhangi bir soruşturma açılmamış konular tamamı. Bankanın kendi teftiş kurullarının yaptığı inceleme var, BDDK’nın, Sayıştay’ın yaptığı incelemeler var. Aykut Bey’in bir ara söylediği konulardan bahsediyorum. Daha sonra da Başbakanlık Teftiş Kurulu var. Türkiye’de bunun üstünde başka bir denetim yok. Devletin tüm denetim birimleri tarafından incelenmiş, denetlenmiş ve bugüne kadar hakkında soruşturma açılmamış biriyim.
Erdoğdu ile kendisi hakkındaki iddialarının ardından görüştüğünü kaydeden Çağlar şöyle devam etti:
Aykut Bey’in o tarihte dillendirdiği konuları da ifade edeyim. O basın toplantısının hemen arkasından, Aykut Bey’e bir arkadaşım vasıtası ile ulaştım. İstediği televizyonda, istediği ortamda kendisi ile bir araya gelmek istediğimi söyledim. Ertesi gün Aykut Bey’le oturduk, bir tam gün sohbet ettik. Söylediği konularla ilgili kendimi ifade ettim. Ondan sonraki süreçte son derece saygılı karşılıklı bir dostluk ilişkimiz olageldi. Ziraat Bankası’nda en uzun süre görev yapmış bir insanım. Hamdolsun hakkımda hiçbir soruşturma açılmamış. Ama bir sürü ihbarlara, birini tayin ediyorsunuz, birini terfi ettiriyorsunuz, arkasından bir sürü eleştiriler alabiliyorsunuz. Açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirlik bizim için olmazsa olmaz kural olmalı. Yarın buralardan ayrılırken de başımızı yastığa koyduğumuzda 16 milyonun hakkının doğru temsil ettik diyerek gönül huzuru ile uyuyabilmeyi arzu ederek bu göreve başladık.
Kaynak: Independent Türkçe
Cumhuriyet