Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, Halk TV Genel Yayın Direktörü Suat Toktaş’ın sorularını yanıtladı.
Karamollaoğlu, Saadet Partisi ile AKP ortasındaki ittifak olup olmama ihtimaline ait, “Başkanlık sistemini terk ediyoruz” demeden bir işe girilmez. Benim burada üzerinde durduğum noktalar çok net. Sıkıntı da olsa biz kendi temel prensiplerimizden taviz vermeye yanaşmayız muhakkak imkanlar tanınsa bile. İttifak sorununu ayrıntılandırmak istediğimiz havayı doğurmaz.” dedi.
Karamollaoğlu’nun açıklamaları şöyle:
“GEÇMİŞTEKİ BÜTÜN DİKTATÖRLER BÖYLEYDİ”: Anayasayı değiştirme gücü elinde olmayan iktidar ben anayasayı değiştirmek istiyorum diyor. Adalet ıslahatı diyecekler, adaleti çiğneyenler özgür bırakılacaklar. Toplum bir kere inancını kaybetti mi bir daha toparlanmaz. Hitler de, Mussolini de öyleydi. Geçmişteki bütün diktatörler böyleydi. Ben bu devir için söylüyorum. Erbakan hocanın siyasetini takip etmeye çalışıyor. Erbakan hocamız bilim adamıydı. Fakat kendisine sonradan siyasete girmeden tahlil gelmeyeceğini düşündüğü için siyasete girdi.
Türkiye’de 1956-1960 ortasında bir motor fabrikası kurdular, faaliyeti geçti. Fabrikayı batırmak için devlet-özel bir ortaya geldi adeta ve battı. Türkiye kendi otomobilini kendi imal etmeli. Her şeyini biz yapıyoruz diyebilmeliydik lakin diyemiyoruz.
“GERÇEKLERİ GÖRÜN, TOPLUMU KUCAKLAYIN”: İktidarı sağduyuya davet ediyorum. Gerçekleri görün, toplumu kucaklayın. Herkes size düşmanmışsınız üzere davranmıyor, ben davranmıyorum en azından. Bizim çok hoş tabirlerimiz var, “Dost acı söyler.” Sizden menfaat bekleyenler size doğruyu söylemezler. Faydalanmak için yanınızdalar.
İTTİFAK AÇIKLAMASI: İttifaklar yalnızca seçim devrinde gündeme gelmeli. İttifak yapan partiler ister istemez bir diyalog içine girebiliyorlar. İttifaklar bir koalisyon değil. Koalisyon icraat yapmak için oluşturulur. İttifaklar ise belirli prensipler üzerine oluşturuluyor.
İttifakın bu periyotta başarılı olma ihtimali büyük. Cumhur İttifakı’ndan ayrılma ve çözülme var. Geçmiş devirde AK Parti’nin içinde olan arkadaşlar ayrılarak parti kurdular. Burada birebir niyet olunca ortaya çok daha makul bir şey çıkacak.
Bir sene sonra ile şu anki kurallar farklı olabilir bundan ötürü bağlanma mahiyetinde söz edilmesini hakikat bulmuyorum lakin koşullar da ortada.
“Başkanlık sistemini terk ediyoruz” demeden bir işe girilmez. Benim burada üzerinde durduğum noktalar çok net. Sıkıntı da olsa biz kendi temel prensiplerimizden taviz vermeye yanaşmayız muhakkak imkanlar tanınsa bile. İttifak sıkıntısını ayrıntılandırmak istediğimiz havayı doğurmaz.
ÜÇÜNCÜ İTTİFAK: Bu mümkünlük her vakit var. Ben daha temel meselelerin üzerinde durmayı, kutuplaşmayı son buldurmanın üzerinde durmamız gerek. Bir kutuplaşma, bir ittifak bunu kırmamalı. Birbirine taban tabana zıt fikirlere sahip olan beşerler bile sorunları müzakere edebilmeliler, benim için kıymetli.
İttifaklar, en fazla milletvekillini çıkaracak usulde oluşturulur. İttifak yaptığınız vakit birebir oranda oy olacağınızda kaç milletvekili çıkaracaksınız, yapmazsanız kaç milletvekili çıkaracaksınız buna bakılır. Herkes bunlar üzerinde yorum yapabilir. Bu yorumların bile bizi sağduyu ile probleme yaklaştırması gerektiğinin kanaatindeyim. Bu zihniyeti oluşturabilirsek bütün sorunların üzerinde geliriz.
ERDOĞAN-ASİLTÜRK GÖRÜŞMESİ: AK Parti zayıfladığını, oy kaybettiğini görüyor. Gerçekten AK Parti’de vazife almış, 15 yıldan fazla uzun mühlet çeşitli misyonlar yapmış arkadaşlar ayrıldılar. İşsizlik, geçim badiresi, adalete inancın sarsılması üzere mevzularda da AK Parti’ye gönül vermiş beşerler da etkileniyorlar. Anketlerde gösteriyor ki AK Parti’nin daha evvelki seçimlerde gösterdiği performansı gösterme ihtimali yok. Sayın Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’den daha fazla teveccüh görüyor ancak cumhurbaşkanı seçilmesine yetmiyor. İttifak olduğu vakit da Meclis’te çoğunluğu sağlayacak durumda değiller. Takviye arıyor. Dayanak aramak için de geçmişte biz bir arada olmuşuz -18 yıldır kapımız çalınmamış olsa bile- bir aşinalığımız var. Oğuzhan beyefendisi de bu formda ziyaret etmeyi, sanki bir yakınlık kurabilir miyiz diye bir muhtaçlık olarak görmüşlerdir. Bunu garipsemem lakin abartılmasının da hakikat olmadığı kanaatindeyim. Takviye almak için gittiği gözüküyor.
Görüşmeden evvel Oğuzhan beyefendi haber verdi. Görüşmenin akabinde da bilgi verdi. Bunun ne manaya geldiği pek açık takviye istiyor sayın Cumhurbaşkanı ancak dediğim üzere bu takviyenin istenmesi kesinlikle sorgulanır. Şu anda bu bir ziyaretten ibaret. Bunu öbür manalarda konuşmanın vakti değil.
Cumhuriyet
