Fransız bariton Ludovic Tézier, Verdi’nin karanlık draması Simon Boccanegra’da bir Cenova Doge’unun başrolünde. Zürih Opera Binası’nda Andreas Homoki’nin sahnelemesi.
Etkileyici ve kasvetli bir skor
Verdi’nin destansı Simon Boccanegra’sı, rekabet ve siyasi haritalarla iç içe geçmiş bir aile sahneleridir. Aida veya Rigoletto gibi diğer şaheserlerinden daha az ünlü olan opera, varlıklarının en güçlü parçalarından biri ve Verdi hayranları için vazgeçilmez bir seyirdir. Bu son reenkarnasyonda, zamanımızın en büyük baritonlarından biri olan Ludovic Tézier parlıyor.
Tézier Musica’ya söylenenler: “Soyunma odası sahne ileye çıkma arasında yol, iki dünya, Ludovic Tézier’inland ve Simon Boccanegra’nın dünyası arasındaki bir tür boşluk.”
“Kendinizi sahneye attığınız, kendinizi götürdüğünüz ve kendinizi özgürleştirdiğiniz ve karakteri tüm alanı sahneye çıkarmaya gerçekten ilk adım.”
Karanlıkta parlaklık
Verdi’nin Rönesans Cenova’sında geçen operası, ihaneti ve baba-kız ilişkisini araştırıyor.
Tézier, “Verdi çocuklarını çok küçükken kaybetti. Bu nedenle, bu kayıplar melek ve kaderin ondan çaldığı babalık için her zaman bir arayış var. Bu son derece dokunaklı, bu arayış, bunu Simon’da mükemmel bir şekilde hissediyoruz” diye açıklıyor Tézier. .
Bu karanlık operanın kalbi, Simon Boccanegra’nın uzun süredir yaşadığı kayıp olan ve öldüğünü sandığı kızıyla yeniden bir araya gelmesidir – biriktirdiği duygularla dolu bir an.
“Bu gerilim ve kucaklamayı istemek için bu çekim olmasına rağmen, ikimiz de bir şekilde muhafaza ediyoruz ve şöyle diyoruz: Vay canına, hepsi başlangıcında çok fazla duygu var. Hadi bir adım geri gideceğimizi ve ne gördüğümüzü gerçekten tıslayarak ve bir ilişki geliştirelim” diye açıklıyor Opera’nın Soprano’su Jennifer Rowley.
Ancak herhangi bir mutluluk geçicidir. Boccanegra, uzun süredir kayıp olan çocuğuyla tekrar bir araya geldikten kısa bir süre sonra zehirlenir.
“Sanki cennetin kapısına bir kapı açılıyor gibi – neredeyse bir teselli gibi. Doğal bir şekilde ölmez, başka bir dünyaya gider. Anı yaratıklarının yarattığı” diye açıklıyor Opera Devlet Direktörü Andreas Homoki.
Verdi’nin tarihi dramasındaki duyguyu özetleyen Tézier bize şöyle diyor: “Ne müzik! Bu adama, sahip olduğu yaşamdan dolayı, hem halka hem de toplum olarak hepimize verdiğimiz hediyeden dolayı çok fazla saygı duymak.