Çakırözer’in AB doruğu öncesinde yaptığı açıklamada şu bildiriler yer aldı:
“Avrupa Parlamentosu geçen hafta Türkiye’ye karşı çok haksız ve büsbütün Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesiti yanlısı bir karar aldı. Bu hafta da AB Kurulu tıpkı gündem ile toplanacak, tahminen yaptırımları görüşecek. Şimdiden davette bulunuyorum: Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa’nın baskısıyla alınacak ekonomik yaptırımlar hiçbir sorunu çözmez.
TÜRKİYE VE KKTC’NİN HUKUKU KORUNMALI
“Gerçek tahlil Ege ve Doğu Akdeniz’de sorunun taraflarının oturup ortalarında anlaşmalarıdır. Bu muahedenin temel unsuru de muhakkaktır: Hakkaniyet. Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hakkı hukuku korunmadan bulunacak tahlilin de, alınacak yaptırım kararlarının da hiçbir manası olmayacaktır.”
HALKIN AB YÖNELİMİNİ BİTİRİRSİNİZ
“Alınan her yaptırım kararı Türkiye’yi, AB bedellerinden, unsurlarından, ıslahat hevesinden uzaklaştıracak, Türkiye’de yurttaşların hala yüksek çıkan Avrupa’ya yönelimini son derece olumsuz etkileyecektir. AB’ye karşı güvensizliği pekiştirecek ve Türkiye’yi Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet çizgisinden, Batı’dan koparmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürecektir”
AB ÜYELİK SÜRECİ CANLANDIRILMALI
“Yapılması gereken Türkiye AB yakınlaşmasını destekleyecek, güçlendirecek adımları ortak atmaktır. Bunların başında da Gümrük Birliği mutabakatının güncellenmesi, donmuş bulunan üyelik sürecimizin canlandırılması ve vizesiz seyahat hakkının bir an evvel Türk Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmesidir”
KARŞILIKSIZ ODUNLA BARIŞ GELMEZ
Yunanistan ile ‘önkoşulsuz diyalog’ arayışındaki Cumhurbaşkanlığı’nın tavrını ise ‘fazla tavizkar’ olarak pahalandıran Dışişleri Kurulu Üyesi Çakırözer, iktidara da şu çağrıyı yaptı:
“Bakıyoruz Ege’de, Doğu Akdeniz’de hakkı hukuku çiğnenen Türkiye ve KKTC olmasına karşın daima jest yapan taraf biz oluyoruz. Almanya Başbakanı Merkel ‘Aman savaş gemilerinizi çıkarmayın’ diyor, çıkarmıyoruz. Lakin karşılık olarak jest geleceğine gol yiyoruz. Yunanistan bizle mutabakat kelamı verdiği gün Mısır’la muahede imzalıyor. Karşılıksız odunla diyalog olmaz”
ORUÇ REİS’İ O GÜN ÇEKMEMELİYDİK
Oruç Reis sismik araştırma gemisi ve beraberindeki askeri gemilerin geri çekilmesinin de kapalı kapılar gerisinde verilen bir taviz olduğunu belirten Çakırözer kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Ankara’ya ‘Oruç Reis’i ve donanma ögelerini çek’ diyorlar. Çabucak çekiyoruz. Lakin çektiğiniz gün Yunanistan Cumhurbaşkanı silahlandırdıkları Meis Adasında, Türkiye’ye karşı açıklama yapıyor. Bir gün evvel ABD Dışişleri Bakanı, Kıbrıs’a gidip yalnızca Rum tarafıyla bir ortaya gelmiş, gösteri yapmışlar. Garantörlük mutabakatlarına ters bir muahede imzalamış. Türkiye’yi yerden yere vurmuş. KKTC’yi yok saymış. Tüm bunlara karşın, biz bile bile gemilerimizi geri çekiyoruz. Akıl var mantık var. Çekeceksen bile bunları görünce o gün çekmemelisin. Karşılıksız jestler, ödünlerle gerçek barış sağlanamaz.”
ATİNA DA ADIM ATMALI
“Bakıyoruz Yunanistan’dan hiçbir olumlu karşılık yok. Adaları silahlandırmaktan vaz mı geçtiler? Türkiye’yi Antalya Körfezine hapseden, Ege’yi ise Yunan Denizi haline getiren ölçüsüz hakkaniyetsiz talepleri değişecek mi? Doğu Akdeniz Güç Forumu’na bugüne kadar dışladıkları Türkiye’yi davet mi ediyorlar? Kıbrıs’ta Rumlar ve Türklerin petrol ve doğalgaz gelirlerini paylaşması prensibini kabul mü ettiler? Batı Trakya’daki Türklerin gereksinimlerini karşılayacak adım mı attılar? Hayır! Hal böyleyken devletin en zirvesindekiler Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı hepsi ağız birliği etmişçesine ‘Koşulsuz diyalog’ diyor. Tabi ki diplomasinin en kıymetli ögesi konuşmak ve diyalog. Lakin bu diyalogun kesinlikle eşitler ortasında, karşılıklı al ver diplomasisi yürütülmesi temeldir. Tek taraflı taviz barış getirmez”
MERKEL’DEN DEĞİL, MECLİS’TEN TAKVIYE ALIN
Çakırözer, Cumhurbaşkanlığı’nın ya da Dışişleri Bakanlığı’nın yürütülen müzakere süreci hakkında TBMM’yi kesinlikle bilgilendirmesi gerektiğini de belirterek şöyle konuştu:
“Almanya Başbakanı Merkel ile bu kadar bilinmeyen pazarlık oluyor. Karşılıksız jestler yapılıyor, ödünler veriliyor lakin TBMM’ye bilgi verilmiyor. Meğer Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dış siyasette her vakit en büyük dayanak ve dayanışma daima Gazi Meclis’te gerçekleşmiştir. Dışişleri Bakanı haksız yere Lozan Mutabakatını kötüleyeceğine, derhal Meclis’e bilgi vermeli, muhalefet partilerinin görüş, tenkit ve tavsiyeleri alınarak bu kritik süreç yürütülmelidir.”
Cumhuriyet
