Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Şengül, bahar alerjisinde en sık görülen belirtilerin hapşırma, burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı ve koku alamama, geniz akıntısı, damakta kaşıntı, gözlerde kaşıntı, gözlerde sulanma, gözlerde kızarıklık, kulakta kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, hırıltılı teneffüs, ciltte kaşıntı ve kabarma olduğunu aktardı.
YAN TESİRLERE NEDEN OLUYOR
Bahar alerjisi olanların bazen etraflarındaki bireylerin yönlendirmesi ile bazen de bahsin uzmanı olmayan tabiplerden kâfi karşılık alamadıklarından ötürü yaşadıkları çaresizlik ile alternatif tedavi formüllerine başvurduğunu belirten Şengül, şunları kaydetti:
“Çeşitli ot ve tohumların kaynatılarak ya da emsal biçimlerde kullanıldığı bu tedaviler çoğunlukla bir yarar sağlamadığı üzere vakit zaman önemli yan tesirler nedeniyle çeşitli organ ve doku hasarlarına da yol açabilmektedir. Tedavi olmak isterken öbür önemli rahatsızlıklara da yol açma riski olan bu uygulamalardan kaçınılmalı ve çağdaş tıbbın gereklerine sığınmaya ihtimam gösterilmelidir. Bahar alerjisi olanların konut içinde alabilecekleri faal bir önlem ne yazık ki yoktur.
Konutu havalandırmak için bilhassa polen salınımının ağır olduğu sabah saatlerinde pencereleri açmamak, havanın sakin olduğu saatlerde havalandırmak kıymetlidir. Pencereleri daima kapalı tutmak da gerçek değildir. Bu durumda konut akarları ve küf yoğunluğu artarak diğer alerjik tepkilere da yol açılabilir. Bilhassa evcil hayvan varlığında havalandırmayı uygun saatlerde kesinlikle sağlamak gerekir.”
MASKE KULLANIMI MÜDAFAA SAĞLAYABİLİR
Prof. Dr. Ali Şengül, maske kullanımı polenlerden kısmen de olsa müdafaa sağlayabileceğini, lakin bu muhafazanın hayli sonlu bir seviyede kalacağını tabir etti.
Polenlerin sırf ağız ve burundan değil gözlerden de bedene ulaşabileceğinin altını çizen Şengül, “Bahar alerjisi olan şahıslar Kovid-19 enfeksiyonuna yakalanırlarsa hapşırmalarının şiddeti ve sıklığına bağlı olarak hastalığı yaymada daha büyük bir risk oluştururlar. Global iklim değişikliği nedeniyle polen salınımının başlayış ve bitiş vakitlerinde değişmeler olacaktır. Ayrıyeten bitki örtüsü değişiklikleri nedeniyle polen çeşitliliği de artacak. Bu durum kaçınılmaz olarak Bahar alerjilerini de etkileyecektir. Daha uzun mühlet polen salınımı daha uzun müddetli hastalık periyodu demektir.” değerlendirmesinde bulundu.
CİLT TESTLERİ YAHUT KAN TESTLERİ İLE TEDAVİ MÜMKÜN
Şengül, tüm alerjik rahatsızlıklarda temel prensibin alerjiye yol açan alerjenlerden korunmak olduğunu belirterek, lakin polenlerin hava hareketleriyle kilometrelerce aralara kolay kolay ulaşabildiği ve çok küçük olmaları nedeniyle küçük aralıklardan bile geçebildikleri için korunmanın hayli güç olduğunu aktardı.
Polenlere karşı alerjisi olan insanlarda etkeni belirlemenin, tedavi prosedürüne karar verebilmek için kıymetli olduğunu bildiren Şengül, şu bilgileri paylaştı:
“Bu hedefle cilt testleri ile, ya da alerjiye sebep olan IgE sınıfı antikorların saptanmasına yönelik kan testleri ile hassas olunan polenler araştırılmalıdır. Havada çok kısa bir müddet bulunabilen polen alerjilerinde semptomları giderecek bir tedavi kâfi olabilir. Bu maksatla spray ve tablet halinde kullanılabilecek antialerjik ilaçlar yararlı olabilir.
Uzun müddet polen yayan bitkilerin sebep olduğu alerjilerde ise daima ilaç kullanmanın olumsuz tesirleri göz önüne alınarak alerjenlere karşı hassaslığı önlemeye yönelik tedaviler gerekir. Halk ortasında aşı tedavisi olarak da isimlendirilen immünoterapi ile bu mümkündür. Alerjenlere karşı tolerans geliştirmek için saflaştırılmış polen extreleri belli dozlarda hastaya verilerek gözetici antikorlar oluşturma temeline dayanan bu sistem ile hastalığın büsbütün ya da kısmen tedavisi mümkündür.”
Cumhuriyet
