Birebir vakitte Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Kolu Lideri olan Ceyhan yaptığı açıklamada, global salgın Kovid-19’un dünyada ve Türkiye’de seyrine ait açıklamalarda bulundu.
Dünyada, şu an hiçbir ülkenin ikinci dalgayı yaşamadığını, bunun yanlış kullanılan bir terim olduğunu belirten Ceyhan, ikinci dalga ile tarihte yalnızca İspanyol gribinde karşılaşıldığını söyledi.
Ceyhan, şu bilgileri verdi:
“O vakitlerde mayıs ayında olaylar sıfırlanmış, iki ay hiç olay görülmemiş, ağustos ayında virüs mutasyona uğrayarak çok ağır bir tablo oluşturmuş ve 50 milyondan fazla insan ölmüş. İkinci dalga denilmesi için tüm dünyada olayların sıfırlanması, ülkelerin önlemleri kaldırması ve salgının bir mühlet sonra tekrar başlaması gerekiyor. Meğer, artık birçok ülke birinci dalganın içinde ikinci bir artış devrini yaşıyor. Virüsün birinci başlarındaki durumu ile kıyaslama yapıldığında dünya şu anda daha berbat durumda.”
‘YANLIŞ ÖNGÖRÜLERİN TESIRI BÜYÜK’
Dünyada günlük olay sayının arttığını vurgulayan Ceyhan, kelamlarına şöyle devam etti:
“ABD ve Brezilya artık hadiselerde azalma devrine girdi lakin Hindistan çok büyük bir artışla o ülkelerdeki azalmayı kapatıyor. Türkiye’de de 11 Nisan’da 5 binli sayılarla bir pik görüldükten sonra alınan sokağa çıkma yasağı ve iş yerlerinin kapatılması üzere çok ağır önlemlerle halkın yalnızca yüzde 10’unun dışarıya çıktığı bir devirle olay sayıları süratle azaldı. 11 Mayıs’ta binli olayları gördük, o tarihten sonra azalma sağlayamadık, üç ay boyunca daima 1000 civarında seyredildi. Bu öbür ülkelerde de oldu. Örneğin Avrupa ülkeleri de 100-300 üzere sayılara indikten sonra bir türlü sıfırlayamadı. Bunda bilim insanlarının yanlış öngörülerinin çok büyük tesiri oldu. Bu virüsün bir kış virüsü olduğu, yazın, mayıs sonu üzere salgının biteceği üzere sözler lisana gelince devletler de bu öngörülere güvenerek, haziran ayının başında önlemleri beklenenden süratli bir biçimde kademesiz bir formda kaldırdı. Burada alışılmış ekonomik zorlamaların da tesiri oldu. Zira, ekonomiler dayanamamaya başlamıştı ve öngörülerin rahatlığıyla bu kararları aldılar.”
Kendisinin ve birtakım bilim insanlarının salgının mevsimi olmayacağına ait çok fazla açıklama yaptığını anımsatan Prof. Dr. Ceyhan, “Tarihe baktığınızda büyük pandemilerin birçok yazın en sıcak periyodunda çıkmıştır. Virüs birçok vakit yüzde 90 teneffüs yoluyla bulaşıyor. Bir saniyeden daha kısa mühlet içinde virüs, bir bireyden öbür bir kişinin ağzından burnundan giriş yapıyor. Bu kadar kısa mühlet içinde virüsün sıcaktan etkilenmesi kelam konusu değil. O yüzden bu öngörü hakikat çıkmadı” diye konuştu.
Ceyhan, ikinci bir yanlış öngörüye ait de şu değerlendirmede bulundu:
“Vakaları yakalar ve temaslılarına izolasyon uygularsak, bu işin biteceği istikametinde de bir öngörü vardı. Lakin bunun da yanlış olduğu anlaşıldı. Zira, birtakım bilim insanları, teşhis konmamış ancak virüsü yayma potansiyeli olan insanların sayısını çok düşük iddia ettiler, yüzde 40 ya da bir katı üzere sözlerde bulundular. Gerçekten, dünyanın her yerinde yapılan çalışmalarda görüldü ki virüsü alanların yüzde 90’ı rastgele bir belirti göstermediği için test yapılmadı ve teşhis almadılar. Bunun üzerine ülkeler artık yeni yeni bu tip olayları bulabilmek için test siyasetleri geliştiriyor.”
Türkiye ve birçok Avrupa ülkesinde, hadiselerin azalmadığının görüldüğü vakit ek birtakım tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Ceyhan, “Bunlar, mesailerin kademelendirilmesi, toplu taşıma araçlarında kalabalığın azaltılabilmesi, toplanmalara sayı hududu konulması, şehirlerarası sirkülasyonun denetim altına alınması gerekirdi. Meğer birden teğe büsbütün hür bırakıldı” dedi.
“İSTANBUL’DAKİ BEŞERLER, TÜRKİYE’NİN HER TARAFINA YAYILDI”
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan şunları kaydetti:
“Görüldü ki başlangıçta İstanbul merkezli olan salgın, tüm Türkiye’ye yayılıverdi. Artık işimiz çok daha sıkıntı. Zira o vakit tek merkezli İstanbul yüklü bir salgın vardı, hadiselerin yüzde 60’ı İstanbul’daydı. Onu izleyen Ankara, Konya, İzmir, Bursa, Kocaeli, Sakarya olmak üzere 6 büyük vilayet vardı. Öbür yerlerde bir ki olay ya var ya yoktu. Mücadale daha kolaydı, yasaklar vardı, artık işimiz daha güç. Zira halkın yüzdü 100’ü artık dışarıda. İkinci olarak salgın artık tek merkezli değil, tüm Türkiye’ye yayılmış durumda. İstanbul ile uğraşılan formda tüm kentlerle uğraşmak zorundayız. Yayılımdaki en kıymetli neden, İstanbul’daki insanların yazın gelmesiyle birlikte denetimsiz bir biçimde Türkiye’nin her tarafına yayılması oldu.”
Test sayılarına da değinen Ceyhan, “Ayrıca ek olarak test siyasetimizi değiştirmeliyiz. Şimdi daha test sayımız kâfi değil, zira nüfus başına test sayısı olarak dünyada 67. sıradayız” sözlerini kullandı.
“TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK 11 SENEDE GELİŞEBİLİR”
Prof. Dr. Ceyhan, şu an en çok yeni olay görülen ilin Ankara olduğuna işaret ederek, “Eğer, kontrolüz bir formda kentler ortası seyahat devam ederse göreceğiz ki birkaç hafta sonra İstanbul da İzmir de motamot Ankara’nın yaşadığı bu ikinci artışı yaşayacak. Şu anda sorunun az üzere göründüğü bütün vilayetler bunu yaşayacak” ihtarında bulundu.
Toplumsal bağışıklığın şimdi gelişmediğine işaret eden Ceyhan, şu bilgileri verdi:
“Türkiye, günde 1000-1500 olay süratiyle giderse toplumsal bağışıklık, 11 senede fakat gelişebilir. Şayet bir mutasyon olmazsa ya da tüm toplumu aşılama üzere bir imkan doğmazsa birkaç kez bu artışları yaşayacağız. Burada değerli olan, halk önlemlere yüzde 100 uyarsa öbür bir önlem alınmasına gerek yok. Herkes maske takar, toplumsal arasını korursa isterseniz hiçbir önlem almayın esasen beşerden beşere virüs bulaşamaz. Dünya çapında herkesin buna uyması lazım.”
Cumhuriyet
