Dünya rekoru denemesi için 4 ay evvel Meksika’ya giden ve koronavirüs pandemisinin ortaya çıkmasıyla bu devlette kalan ulusal muaf dalışçı Fatma Uruk, yaşadığı süreçle ilgili olarak, “4 ay tam olarak bugün doldu. Sırasıyla sayarsam bu süreçte; bir pandemi, şiddetli bir sarsıntı, fırtınalar, seller ve ateşli humma salgını atlatıldı bu devlette. Kimileri beni etkiledi, kimileri etkilemedi. Lakin hepimizi şaşkına uğratan, çok şeyin birebir anda şu anda yaşanıyor olması. Meksikalı arkadaşlarım ile bazen gülüyoruz, ‘Fatma bu memleket bu kadar felaketi hiç tıpkı anda bir arada görmemişti. Ne kadar şanssızsın’ diyorlar. Fakat ben şanssız olduğuma inanmıyorum” dedi.
Özgür dalışta elde ettiği sayısız muvaffakiyet ile isminden laf ettiren ulusal sporcu Fatma Uruk, geçen 23 Nisan’da gerçekleştireceği rekor denemesi için Meksika’ya gitti ve koronavirüs pandemisinin tesirini göstermesiyle birlikte mecburen bu memlekette kaldı. Uzun müddettir Meksika’nın Valladolid kentine bağlı bir yerde bulunan Uruk, bu süreçte fırtınadan sarsıntıya ve salgınlara kadar birçok felakete şahit oldu. Meksika’da birçok ezaya karşın pes etmeyen ve bu süreçte Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yardım eli uzattığı Uruk, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) hususî açıklamalarda bulundu.
MEKSİKA’DAKİ SON DURUM NE?
Meksika’daki son durumu anlatan 32 yaşındaki ulusal sporcu, “Ne yazık ki hepimizin de bildiği üzere, Amerika kıtası şu anda pandeminin merkezi olarak görülüyor. Meksika en yüksek vaka sayısına sahip on memleketten biri. Ölümlerde ise birinci beşte. Burada virüsün yayılması görece geç başladığı için sıradana dönüşün de geç başlayacağını düşünüyorum. Herkes üzere, benim de öncelikli gayem kendimi ve etrafımı virüsten muhafazaya çalışmak. Bilhassa bulunduğum durumda ve kaidelerde bunun sorumluluğunu katbekat fazla hissediyorum. Ben hastalanırsam güya Türkiye hastalanacakmış üzere hissediyorum. Zira geldiğim andan beri aklımdan çıkarmadığım üzere tek gayem, bu başarıyı memleketimize kazandırarak dönmek” dedi.
Türkiye’deki sporcuların çok şanslı olduğunu lisana getiren Fatma Uruk, şu sözleri kullandı:
“Dünyada antrenman yapabilecekleri birkaç memleketten birindeler, tahminen de tek ülkedeler. Bunun kıymetini bilmek gerek. Aslında benim olduğum mekan, dört mevsim dalışa elverişli noktalardan biriydi, gelgelelim virüsün seyri işleri bilakis çevirdi. Dalış yaptığımız bölgeler ve rekor denememizi de yapacağımız noktalar ‘cenote’ denen farklı sıcaklık, derinlik ve yükseklikteki mağara ve çukurlar. Dünya rekoru deneyeceğim konum olarak bundan iki yıl evvel Meksika’daki bu cenote’leri seçtim. Zira bu noktalar bugüne kadar tüplü dalgıçların çok ilgisini çekmiş olsa da muaf dalışçılar için nispeten yeni. Şimdi keşfediliyor ve saf ki biraz da ürkütüyor yeni olması. Burada en derine dalan, cenote’lerde dünya rekoru deneyen ve bunu başaran birinci sporcu olmak istedim. Bu bölgelerin bir kısmı şu anda açılmış durumda. Çok kısıtlı vadeyle, kısıtlı adette kişi alıyorlar yahut virüsün ölçüsüz ağır olduğu bana 6 saat aralıkta diğer eyalette birkaç tane daha açıldı, lakin derinlik 40-50 metre civarında ve bana yetmiyor binaenaleyh. Bizim esas dalacağımız cenote ise bir köyde ve 90 metreden derin. Sevindirici haber; bu köydeki karantina kalktı, yani aslında artık gidebileceğiz. Üzücü olan ise burada geldiğimden beri yaşadığım birkaç felaketten biri olan sel basıncın burayı etkilemiş olması. Fotoğraflarda gördüğümüz mavi hali olması gereken, üç haftadır ise kahverengi olan fotoğraftaki üzere bir durumla karşı karşıyayız. Bu fotoğrafı gördüğümden beri uyuyamıyorum. On yılda bir olan bir durum olduğunu, ama düzeleceğini söyledi orada yaşayan halk. Ve hakikaten o denli de oldu. En geç 20 Temmuz’da bu masmavi sudayız.”
“GELDİĞİM GÜNDEN BU YANA DALIŞ MASKESİ TAKAMADIM”
Antrenman yapmakta ziyadesiyle zorlandığını belirten Uruk, “Geldiğim günden bu yana yüzüme dalış maskesi takamadım. Kullandığım tek maske virüs için. Şu anda kara antrenmanlarına devam edebiliyorum. Lakin bir yandan da rekor denemesi tertibini yapmak üzere bir sorumluluğum da var. Minimum on kişilik bir ekip işini yürütmeye çalışıyorum. Buraya aktarmalı uçuşlar tek tük var lakin riskli. AB aktarmalı uçuşlarda örneğin kapıdan dönenler olduğunu biliyoruz. Pandemi sürecinde seyahat etmek hakikaten güç. Ben o nedenle, buraya Türkiye’den ekibimin gelip bana yardım edeceği umudumu yitirmeye başladım ve güya gelemeyeceklermiş üzere çalışmalarıma devam ediyorum. Buradaki Türklerle muhabereye geçiyorum yavaş yavaş. Tertip günü gereken şeyler konusunda herkes destek olacak. Yani yanlış anlamayın bunlar maddi problemler değil. Aslında daha çok manevi destek ve iş yükü ile alakalı. Velhasıl, bu devrana kadar en iyi olduğum bahislerde antrenmana devam ediyorum; sudan uzak kalmak ve uğraş etmek” diye konuştu.
Rekor denemesinden vazgeçmediğini tabir eden ulusal sporcu Fatma Uruk, bunun için bir tarih belirlediklerini söyleyerek, “İstediğim ve oldurmaya çalıştığım gün zahir. Tarihimizi güncelleyerek milletlerarası federasyonumuza ilettik. Artık geçmişe kalan, resmi hizmetlilerin görevlendirilmesi ve buraya gelebilecekler mi bekleyip bunu görmek. Örneğin Kolombiya çok iyi bir kaynaktı bizim için hakem konusunda, fakat dün öğrendim ki milletlerarası tüm uçuşlar memleket umumunda eylüle kadar yasak. Bu tip şeyleri ne denetim edebiliriz ne de değiştirebiliriz. Fakat alternatif üretebiliriz. Biz de şu anda ulusal federasyonumuzun ve Bakanlığımızın desteğiyle bunu yapmaya çalışıyoruz. Durum karamsar değil. Fakat tarihi o gün daima birlikte zikredelim ve başarımızı kutlayalım istiyorum” dedi.
Günlerinin nasıl geçtiğinden bahseden Uruk, “Dile kolay; memleketimden, sevdiklerimden, evimden uzak burada dördüncü ayım bitti. Velev 4 ay tam olarak bugün doldu. Sırasıyla sayarsam bu süreçte; bir pandemi, şiddetli bir zelzele, fırtınalar, seller ve ateşli humma salgını atlatıldı bu memlekette. Kimileri beni etkiledi kimileri etkilemedi. Ama hepimizi şaşkına uğratan, bu denli şeyin tıpkı anda şu anda yaşanıyor olması. Meksikalı arkadaşlarım ile bazen gülüyoruz, ‘Fatma bu memleket bu kadar felaketi hiç birebir anda bir arada görmemişti. Ne kadar şanssızsın’ diyorlar. Lakin ben şanssız olduğuma inanmıyorum. Hayatta her şey mümkün, her şey beşerler için. Sorun bunlar önünde takındığımız tutum. Üç ay evvel, herkes panikle memleketine dönmeye çalışır ve ben burada kalmaya karar vermişken birçok kişi korktu ve başıma berbat bir şey geleceğini düşündü. Ben umut etmeyi seçtim ve elimdeki imkanlarla amacıma hakikat yol aldım. Artık ne berbat bir şey geldi başıma, ne de endişelenenler o anları hatırlıyor tam olarak. Unuttuk bile. Velev bazen toplumsal aralık kurallarına uymayacak, maske takmayacak kadar unuttuk. Bundan iki ay sonra da bugünleri unutacağız. Yani demem o ki; ahir muvaffakiyet her şeyi unutturacak. Bir günüm, birinci gün geldiğimde nasılsa hala birebir geçiyor. En büyük dayanağım etrafımdaki beşerler, yani köydekiler. Bana büyük iyilikleri dokundu. Çocuklar var. Tabiatın içindeyim. Hayvanlar var. Bu yola biliyorsunuz, 23 Nisan hayaliyle çıkmıştım, olmadı. Ben çocuklar için bir şeyler yapmak isterken, artık onlar benim en büyük dayanağım oldu. Birlikte sabah koşusuna gidiyoruz. Bisiklete biniyoruz. İspanyolca çalışıyoruz” sözlerini kullandı.
“TÜRKİYE’Yİ ÇOK ÖZLEDİM”
Türkiye’yi çok özlediğini vurgulayan Fatma Uruk, şöyle konuştu:
“Şimdiden bu branştaki dünya çapındaki sporculara da kararlılığımızla bir imaj sergiledik. Bu çok net. Gözler burada, bende, Türkiye’de. Yaptığım hiçbir şeyin boşa gitmediğini belirtmek istiyorum. Bizim gerimizden bu rekoru kırmak için bu yolları aşındıracak çok sporcu olacak. Velev şimdiden bana sormaya başlayanlar var. Bunun dışında, Türkiye’yi çok özledim. Bunu kendime çok sık itiraf etmiyorum. Elimdekilerle yetinmeye çalışıyorum. Zira bunu çok sık düşünürsem tüm odağımı kaybederim. Ama özledim. Herkese sevgiler ve sağlıklı günler diliyorum.”
Cumhuriyet
