ÇEŞİT son yıllarda, Türk bisiklet sporunu geliştirmekten fazla 24 milyon liralık bütçesi ile ülke tanıtımını amaçlıyordu. İstenilen bir manada gerçekleşti; ülke, ekrana yansıyan imajları ile değil ancak ünlü atlet Cavendish’in etap başarılarıyla manşetlere taşındı. TUR’un Konya’dan başlaması, 2021 yılında gerçekleştirilecek 5. İslami Dayanışma Oyunları ve temeli atılacak velodrom ile de ilişkilendirildi. Ağır kar yağışı ile iptal edilen Kapadokya yarışı sonrası, iki gün üst üste koşulan Konya etaplarıyla hedefe ulaşıldı. CİNS bütçesini yüzde yirmi azaltmış olan İstanbul ayağı tertipte yer almadı.
HAYAL KIRIKLIĞI!
Sırf 3 world tour grubunun katıldığı tertipte Türk atletlerinin verimsizliği dikkat çekti. Son yılların en iyi Türk bisikletçisi olarak yıldızı parlatılan Ahmet Örken’in, 4 gerçek sprinterin yer aldığı yarıştaki 10.’lukları muvaffakiyet sayıldı. Atletin tertip boyunca toplumsal medyadan verdiği subliminal iletiler başka bir kıymetlendirme konusuydu.
COVID-19’un en ölümcül olduğu günlerde sürdürülen TUR’da, alınan her türlü tedbire karşın iki kadro yarıştan çekilmek zorunda kaldı. Atlet kalitesi açısından üst seviyede olmasa da, son ana kadar süren genel klasman uğraşı yarışı teknik açıdan zevkli kılıyordu. Ancak ne yazık ki, sıradan spor izleyicisi bu heyecanın onlara aktarılmasından mahrum kaldı.
FEDERASYON SAHİP ÇIKMADI
Çeşit bir kriz ile sona erdi. Geçen temmuz ayında oğulları Umut’u, bisiklet sürmekteyken sarhoş bir şoföre kurban veren ailesi, tertip boyunca kamuoyu çalışması sürdürdü. Aile, ulusal atlet Örken ile poz verdi. Türk Salcano grubu imza podyumuna onların kampanyasını destekleyen bir afiş ile çıktı. Ne yazık ki Marmaris etabından başlayarak jandarma, ailenin duyarlık yaratmak için astığı afişleri indirmeye başladı. Yarışın sonlandığı Kuşadası’na Spor Bakanı da gelince, orada yer alan afiş bakan korumalarınca tehlikeli bulunarak kaldırıldı, aile gözaltına alındı. Tertibin sahibi sayılan bisiklet federasyonun acılı aileyi sahiplenmemesi ve takındığı olumsuz hal eleştirildi. Halbuki “Trafikte Bisikleti Fark et” sloganı ile yola çıkan federasyonunun bu hareketi, onları destekleyen bir toplumsal sorumluluk projesi olarak savunması bekleniyordu… Ancak Türkiye sporunun siyasetten soyutlanamayan yönetimi bunu mümkün kılamazdı, olmadı da.
Cumhuriyet